warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

akciğer hastalıkları

Posted by lâle

Hastane kökenli pnömoni (HKP), hastaneye yatış öncesi ve sırasında enkübasyon döneminde olmadığı bilinen etkenlerle hastaneye yatıştan 48 saat ve sonrasında oluşan pnömoni olarak tanımlanmaktadır. Yine hastaneden çıktıktan sonraki 48 saat içerisinde oluşan pnömoni de hastane kökenli pnömoni gibi tedavi edilmelidir. Hastane kökenli pnömoni serviste ya da yoğun bakımda hasta takip edilirken ortaya çıkabilir. Entübasyon sırasında pnömonisi olmayan, invazif mekanik ventilasyon desteğindeki hastada entübasyondan 48-72 saat sonra gelişen pnömoni ventilatörle ilişkili pnömoni (VİP) olarak tanımlanmaktadır.

Amerikan Solunum Derneği (ATS) ve Amerikan İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (IDSA) tarafından kanıta dayandırılarak hazırlanmış ve bazı önerilerde bulunulmuş rehberde bakım hastalarında pnömoni olarak bir tanım daha ortaya konmuştur (1). Bu isim altında son 3 ay içerisinde iki veya daha fazla gün hastane bakımı gerektiren olgularda, son 1 ay içerisinde yara infeksiyonu olan olgularda, bakım evinde yaşayan olgularda, yakın zamanda intravenöz antibiyotik tedavisi olgularda, hastane veya hemodializ kliniklerinde izlenen olgularda ortaya çıkan pnömoni tanımlanmaktadır (1).

Posted by lâle

Bronşit bir alt solunum yolu enfeksiyonu olup genel anlamda bronşların inflamasyonudur (iltihaplanmasıdır) .

Alt solunum yolu enfeksiyonları; trakeabronşiyal ağacın daha çok viruslarla oluşan, genel solunum yolu infeksiyonu ile birlikte olan inflamasyonudur

Akut Bronşit

Klinik özellikler : Öksürük en temel semptom olup , uzun sürebilir. Balgam olguların yarısında görülebilir, başlangıçta mukoid iken sonra pürülan hale dönüşebilir. Etkene göre ateş görülebilir. Substernal yanma olabilir. Dinlemekle ronküsler ve kaba raller duyulabilir.

Komplike olmadıkça , altta yatan bir hastalık olmadıkça konsolidasyon ve alveolar tutulum görülmez.Sigara içenlerde semptomlar daha uzun süreli olabilir. Erişkin başlangıçlı astmanın başlamasına neden olabilir.

Etiyoloji : Daha çok viruslar etkendir. Respiratuvar viruslardan; nezle ve coronavirus,influenza, adenovirus etken olabilir. Viruslar dışında; Bordetella pertussis, Mycoplasma pneumoniae, Chlamydia pneumoniae bakterileri de bu hastalığa neden olabilir. Diğer bakterilerin rolü henüz kesinlik kazanmamıştır.

Posted by lâle

Tanım: Bronşiollerin inflamasyonudur. Yaşamın ilk iki yılında görülen akut bir alt solunum yolu infeksiyonudur.

Klinik bulgular: Akut başlangıçlı vizing hırıltılı solunum la karekterize olup, çoğunlukla öksürük, burun akıntısı, takipne ve solunum sıkıntısı ile karekterizedir. Genelde üst solunum yoluna ait bulgular ve ateşten 2-3 gün sonra öksürük, solunum hızında artış görülür. Anoreksi, huzursuzluk, letarji eşlik edebilir. Hastalığın ilerlemesiyle takipne, taşıkardi belirgin hale gelir. Gögüs duvarında çekilmeler, burun kanatlarının solunuma katılması, görülür. Siyanoz daha nadirdir, bu dönemde ateş olmayabilir. Dinleme bulguları saatler içinde degişebilir. Wheezing, beraberinde raller duyulabilir. Dispnenin artışıyla akciger seslerinde azalma olur ve ilerleyici bir obstrüksiyon göstergesidir. Dehidratasyon sıklıkla eşlik eder. Otitis media, konjunktivit ve bazen diyare eşlik eden semptomlar olabilir. Akut dönem 3-7 gün içinde sona erer. İyileşmeden sonra ilk iki yılda tekrarlamalar olabilir, gitgide şiddeti azalır.

Posted by lâle

Bronşların doğuştan ya da sonradan dönüşsüz biçimde genişlemesidir. Kronik bronşit bu gelişmenin başlıca sorumluları arasında yer alır.

Bronşektazi, yani bronş genişlemesi çeşitli biçimlerde ve bronş ağacında değişen yaygınlıkta görülebilir. Doğumsal olduğu kadar, bronşlara yerleşen enfeksiyon etkenlerinden de kaynaklanabilen bir bozukluktur. Hastalık uzun süre belirti vermez. Ama iltihaplanma ilerlediğinde ilk kez iltihaba bağlı belirtilerle fark edilebilir.

NEDENLERİ

Bebekken ortaya çıkan bronş genişlemeleri doğumsaldır. Bronş duvarının esnekliğini ve desteğini sağlayan etkenlerin yetersizliği sonucu, bronşlar doğumdan başlayarak sürekli geniş kalır. Aslında edinilmiş bronşektaziler de aynı yetersizlik sonucu gelişir.

Posted by lâle

Tanım:Bordetella cinsi bakterilerle oluşan, oldukça bulaşıcı olup solunum yolu silier epiteline seçici bir tropizm gösteren infeksiyon hastalıgıdır.

Posted by lâle

Hava kaynaklı tozlara veya metalik berilyum dumanına veya onun oksitlerine, bileşiklerine veya tuzlarına yüksek dozda maruz kalma akut pneumonitis oluşturabilir. Düşük dozlara maruz kalma sarkoidoza benzeyen sistemik veya pulmoner granulamatoz reaksiyon oluşturur. İşyerlerinde berilyuma maruz kalmanın zararlı etkilerinin erken tanınması işçilerin maruz kalacağı sınırların standartlarının 1940’ların sonlarında belirlenmesine yol açtı. Bu akut berilyosisin görülmemesi ile sonuçlandı. Berilyum bileşikleri ile nükleer ve hava araçları endrüstrisinde çalışanlar karşılaşma için yüksek risk altındadır fakat arasıra kronik berilyosis olguları bildirilir.

Kronik berilyosise hücre aracılıklı immunite neden olur. Karşılaşan işçilerin %2’sinden azında hastalık gelişir. İmmun yanıtın başlaması için genetik yatkınlık olması gerektiği görünmektedir. Geçikmiş hipersensitivitenin görülmesi akciğer, hiler nodlar daha az yaygın olarak dalak karaciğer böbrek sürrenal ve uzak lenf nodlarında nonkazeifiye granulomların gelişmesine yol açar. Pulmoner granulomlar ilerleyen fibrozis gösterir ve göğüs filmlerinde irrügüler ince nodüler dansiteler oluşturur. Hiler adenopati olguların yarısında görülür.

Posted by lâle

Atelektazi akciğerlerin yetersiz genişlemesi veya daha önceden genişlemiş akciğerin kollabe olması ile göreceli olarak daha az hava içeren akciğer parankiminin oluşmasıdır. Anlamlı atelektazi oksijenlenmeyi azaltır ve enfeksiyona zemin hazırlar. Edinilmiş atelektazi ile daha çok erişkinlerde karşılaşılır ve obstrüksiyon, kompresyon ve kontraksiyon atelektazi olmak üzere ayrılabilir.

Resorbsiyon atelektazisi; hava yollarının tam tıkanması sonrasında bunun distalinde etkilenen alveollerdeki oksijenin resorbe olması ile oluşur. Etkilenen alveollerde kan akımında etkilenme olmaz. Akciğer hacmi azldığından mediasten etkilenen akciğer tarafına kayar. Buna temelde aşırı sekresyonlar (müköz plaklar) veya küçük bronşlardaki eksudalar neden olur. Bu nedenle bronşial astma, kronik bronşit bronşiektazi, yabancı cisim aspirasyonu ve ameliyat sonrasında görülebilir. Bronş tümörleride atelektaziye neden olabilir, birçok durumda tam olmayan obstrüksiyon lokalize amfizem oluşturur.

Posted by lâle

Astım Nedir?

Astım akciğerlere kadar olan hava yollarını ( Bronşlar ) etkileyen bir hastalıktır. Bu hava yolları soluduğumuz havayı burundan itibaren akciğerlere kadar ulaştırır. Sağlıklı bir kişide bu soluma olayı kolayca gerçekleşir. Astımlı bir kişide ise bazı dönemlerde soluma zorluğu meydana gelir. Astım atağı sırasında bronşlar ( hava yolları ) daralır ve havanın geçişi zorlaşır. Bu hava yolu daralmasının bazı nedenleri vardır. Bunlar:

* Bronşları çevreleyen kasların kasılması sonucu hava yollarının daralması
* Bronşun içini saran zarın şişmesi
* Hava yollarında mukus ( sümük - balgam ) adı verilen yapışkan bir salgının aşırı salınması ve bu salgının hava yollarını
yer yer tıkaması

Astım Nöbetinin Belirtileri Nelerdir?

Posted by lâle

Asbest hidrate kristal silika ailesidir fibril olşturur. Korozivlere ve ısıya dayanıklı, içinde bulunduklar bileşikleride gerilmeye dayanıklıklı hale gtirdiklerinden inşaat ve aylıtım işlerinde sık kullanılırlar. Epidemiyolojik çalışmalara göre asbest ile mesleki maruz kalma aşağıdaki durumlarla ilişkilidir.

Lokalize fibröz plak, nadiren diffüz plevral plak
Plevral efüzyon
Parankimal interstisyel fibrosis
Bronkojenik karsinom
Mesotelioma

Asbest işçilerinin aile üyelerinde asbestosis ilişkili kanser insidansında artma çevredeki asbestin potansiyel zararlarına karşı halkı alarme etmiştir.

PATOGENEZ; Asbestin farklı formlarının eriyebilirliği, konsantrasyonu, boyutu, şekli hastalığın görülüp görülmeyeceğini söyler. İki farklı geometrik form bulunur.

Serpentin (kıvrımlı yada büklümlü ve kıvrılabilir) ve
amfibol (düz, sert, kırılgan)

Posted by lâle

Tanım: Genellikle altta yatan bir hastalığa bağlı olarak, plevral boşlukta sıvı birikimidir. Efüzyon transuda veya eksuda niteliginde olabilir. Ampiyem ise plevral boşlugun mikrobiyal infeksiyonudur. Yetersiz tanı ve tedavi durumunda kötü prognoza sahiptir.

Klinik Bulgular: Ampiyemin klinik bulguları çok değişken olup, plevral sıvı toplanması ve infeksiyonla ilişkilidir. Göğüs agrısı,dispne, kilo kaybı, ateş, titreme, gece terlemesi başlıca bulguları oluşturur. Fizik incelemede plevral sıvı saptanabilir. Predispozan faktörleri bilmek ve şüphelenmek tanıda önem kazanır.

Posted by lâle

Hızlı bir şekilde Oksijen yetersizliğine maruz kalma sonucu meydana gelen hipoksik sendromlar.

Etiyoloji ve Fizyopatoloji

Yükseğe çıktıkça barometrik basınç azalırken atmosferdeki Oksijen yüzdesi aynı kalır. Bu nedenle, yük­seklerde havadaki; O 2 nin parsiyel basıncı azalır ve 18,000 ft (5500 )m.de deniz seviyesinin yarısıdır. Adaptasyon gerçekleşmeden yükseğe çıkan kişi­lerde hızla gelişen semptomlar ve hipoksik stres belirtileri görülür. Deniz seviyesinde hipoksiye neden olan hastalık veya yaralanmalarda da ben­zeri semptomlar görülür. Dinlenme önleyici olmasada aşırı yüklenme riski arttırır. Bir kez bu tip rahat­sızlık geçirenler aynı durumdaki başka kişilere göre durumdan daha çabuk etkilenirler, fakat kişiden kişiye ve aynı kişide değişik zamanlarda büyük farklılık görülür. Bebekler, çocuklar ve premenstruasyon dönemindeki kadınlar özellikle meyillidir. 10,000 ft (3000 m) üzerinde yüksekte yaşayanlar aşağı indikten sonra tekrar çıkarken - bu konu tartışmalı olmakla beraber-, daha kolay etkilenirler. Çok hızlı çıkış (basıncı ayarlanmamış uçak, balon, dekompresyon hücresi; veya yüksekçe bir yerde kısa süre kalma (bir kaç saat istenmeyen etkiler yaratsa da tipik yükseklik hastalığına nadiren neden olur.

Posted by lâle

Akciğerin konjenital anomalileri aşağıdakileri içerir.

Agenezi: Akciğerlerin yokluğu

Bilateral Agenezi: (aplazi) oldukça nadir, yaşam olasılığı yoktur, anensefalik fetüslerde görülür.

Ünilateral Agenezi, tek taraflı akciğerin yokluğu, hayatı tehlikeye sokmaz, ancak diğer ciddi anomalilerle birlikte olabilir. Karşı taraf akciğerinde büyüme olur (kompanzasyon) ve yaşam mümkündür.

Posted by lâle

Akciğerin bir çok hastalığı bulunmaktadır. Ancak bunlardan bir kısmı "Göğüs Cerrahisi" biliminin ilgilendiği hastalıklardır. Tedavisi cerrahi olmayan diğer hastalıklar Göğüs Hastalıkları Bölümünün ilgi alanına girmektedir. Aşağıda, özellikle ülkemizi en çok ilgilendiren ve merkezimizde tedavisi yapılan başlıca hastalıklar görülmektedir:

Sigaranın neden olduğu başlıca hastalıklar

Sigara tüm Akciğer Hastalıklarında, hastalar için şikayetlerini artırıcı etkiye sahiptir. Üstelik Doğuştan Gelen Hastalıklar ve Kist hariç tüm diğer Akciğer Hastalıklarının oluşmasında rol oynar.

Akciğer Tümörleri

Posted by lâle

Akciğer kapiller basıncı yükselirse veya plasma osmotik basıncı aza­lırsa polmoner ödem oluşur. Pulmoner ödem oluşunda başlıca etken kapiller basıncın yükselmesidir. Kapiller basıncı yükselten başlıca etken venalarda ba­sıncın artmasıdır. Venöz basıncı artıran başlıca etken ise sol kalp hastalığıdır.

Kalp hastalığında Akciğer Ödemi

Sol kalp hastalığı akciğer ödeminin en başta gelen sebebidir. Bunu diğer kalp hastalıkları izler. Akciğer ödemi önce hava boşluklarının (alveol ve bronşların) çevresinde bulunan interstisiyumda oluşur. Akciğer ödemi başlan­gıcında hasta dispne, ortopne ve kuru bir öksürükten yakındığı halde akciğer­lerin oksültasyonunda bir belirti duyulmaz.

Akciğer ödemi vakalarında kalp genellikle genişlemiştir.

Posted by lâle

Akciğerde başlayan kanserler iki ayrı tipe ayrılırlar. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri ve küçük hücreli akciğer kanseri. Bu kanserlerin birbirinden ayırımı, hücrelerin mikroskoptaki görüntülerine göre yapılır. Her iki tip kanserde değişik şekillerde gelişip yayılır ve tedavi edilirler.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri

Küçük hücreli akciğer kanserlerinden daha yaygındır ve genel olarak daha yavaş gelişir ve yayılırlar. Bu kanserin 3 ana tipi vardır:Bu tipler arasında tedavi ve yaşam süresi açısından fark yoktur.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

Bu kansere bazen de yulaf yulaf hücresi kanseride de denir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserine göre daha az yaygındır. Bu tipdeki kanserler daha hızlı gelişir ve vücudun diğer organlarına yayılması da daha fazladır.

Akciğerlerde başlayan kanserler 2 tipe ayrılırlar. Mikroskop altında hücrelerin görüntüsüne göre küçük olmayan hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli akciğer kanseri. Her tip akciğer kanseri farklı şekilde büyür, gelişir ve tedavi edilir.

Akciğer Kanserinde Risk Elementleri

Posted by lâle

İnsanların kalp krizi ya da inme gibi, arterlerin tıkanması nedeniyle ani, yaşamı tehdit edici ataklar geçirdiğini sık olarak duyarız; ancak akciğer embolisi hakkında çoğumuzun yeterli bilgisi yoktur.

Akciğer embolisi, kan damarları aracılığıyla vücutta dolaşan bir embolinin (genellikle bacaktaki ya da pelvis bölgesindeki bir venden kaynaklanan ve serbest dolaşan bir kan pıhtısı) akciğerlerdeki bir arteri tıkaması sonucunda oluşur. Akciğer embolisi, akciğer dokusunun hasara uğramasına neden olur, damarın tıkandığı akciğerin normal işlevini bozar ve ölüme yol açabilir.

EMBOLİ NEDİR?

Emboli, ilk oluştuğu yerden ayrılmış bir kan pıhtısıdır. Damarlarda kan dolaşımı ile taşınarak, bir kan damarını tıkayabilir, bunun sonucunda söz konusu damarın beslediği bölgeye kan ulaşamaz.

AKCİĞER EMBOLİSİNİN BELİRTİLERİ:

Akciğer embolisinin belirtileri, tıkanmanın yeri ve kansız kalan bölgenin boyutları dahil olmak üzere, birkaç etmene bağlı olarak gelişir. Akciğer embolisinin bazı olası belirtileri şunlardır:

* Görünür bir nedeni olmadan, ansızın soluksuz kalma hissi
* Soluk alırken göğüste ağrı
* Baygınlık hissi
* Öksürükle kanlı balgam çıkartma

Posted by lâle

Solunum yetmezliğine yol açan en yaygın kronik akciğer hastalıklarından biridir.

Amfizem, akciğerlerdeki hava keseciklerinin (alveol) gerilip genişlemesiyle beliren bir hastalıktır. Bu genişleme hava, keseciklerini birbirinden ayıran ince duvarların yırtılmasına ve dolayısıyla akciğerlerde esneklik kaybına yol açar. Sonuçta akciğerlere hava girişi ve hava keseciklerinde kan gazları (oksijen-karbon dioksit) dengesi bozulur, İlerlemiş amfizem olgularında akciğerler genişlemiş, solmuş ve kurumuştur.Esneklikleri kalmadığından bir yastık gibidirler. Göğüs kafesi açıldığında, akciğerler sönmez, çünkü esneklik kaybı nedeniyle içlerinde hava kalır.

NEDENLERİ

Posted by lâle

Tanım: Akciğer parankimi içinde yer alan , harabiyet ve bir ya da birçok hava-sıvı seviyesiyle karekterize kavite oluşumuyla seyreden süpüratif infeksiyondur. İki cm’den küçük multipl kavitelerle seyreden formuna nekrotizan pnömoni ismi de verilmektedir.

Klinik Bulgular: Sürekli ateş, titreme, öksürük, lezyonun plevraya yakın oldugu durumlarda yan agrısı görülür.Genel durum hızla bozulur. Apse bronşa açılırsa irinli , kötü kokulu bazen kanlı balgam görülebilir.Kilo kaybı, ilerleyen sürelerde çomak parmak gelişimi görülebilir.Fizik muayenede yüksek ateş,taşıkardi, dispne, siyanoz, apse tarafında solunum seslerinde azalma, tüber üfürüm, apse bronşa açılmışssa kavern üfürümü duyulabilir. Bazen kronikleşebilir. Bu durumda halsizlik, öksürük, intermittan ateş, kötü kokulu balgam, zayıflama, çomak parmak görülür.

Posted by lâle

Göğüs (Akciğer) Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi

Posted by Arif

VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR?

Verem, mycobacterium tuberculosis(Koch basili) adındaki bir bakterinin neden olduğu bulaşıcı, iltihabi bir hastalıktır. Bu hastalığın etkenini 1882 yılında Robert Koch adında alman bilm adamı bulmuştur. Çoğunlukla akciğerlerde ortaya çıkan bu hastalık nadir de olsa diğer organları tutabilir. Genelde akciğer veremi olarak bilinir. Bu bakteri vücuda girdikten sonra hemen hastalık oluşturmayabilir. Vücut direncinin düşmesi gibi çeşitli sebeplerden dolayı bu bakteri daha sonra vereme neden olabilir.

Verem hala bütün dünyada tıbbi ve ekonomik imkanı yetersiz olan insanlar arasındaki başlıca ölüm nedenidir. Bu bakterinin dünyada 1.7 milyar insanda bulunduğu ve her yıl 3 milyon insanın bu yüzden öldüğü tahmin ediliyor. Her yıl 10 milyon civarında yeni verem hastaları ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tüm ölümlerin yüzde 6'sının veremden kaynaklandığını tahmin etmektedir.

VEREM NASIL BULAŞIR?


Son yorumlar