warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

beyin tümörü

Posted by goncagül

Kafatasının içinde, beyin zarlarıyla örtülmüş, beyazımtırak ve yumuşakça bir kitle durumundaki sinir organı. Duyum ve bilinç merkezini oluşturan beyin, insanları hayvanlardan ayıran en önemli organdır. Bu bakımdan insan beyni hayvanlarda görülmeyen bilinç, konuşma, sevinç, üzüntü gibi olayları da bir merkezdir. Dış dünya ile olan maddi ve manevi bütün ilişkiler, duyular aracılığı ile beyne iletilir, orada değerlendirilir ve vücudun gerekli tepkiyi göstermesi ayarlanır. Gri ve beyaz hücrelerden oluşan beyin, kafatasının arkasında bulunan bir delikle omuriliğe bağlanır. Beyin ve omurilik, üç katlı koruyucu zarla (meninks) sarılıdır. Beyne en yakın olan iç zar ile orta zar arasında beyin sıvısı denilen bir sıvı bulunur. Anatomik yapıdan beyin, beyin yarıküreleri, orta beyin, beyincik ve beyin sapından oluşur. Beyin yarıküreleri de “lop” denilen dört kısma ayrılmıştır. Loplar, alın (frontal), yan (parietal), şakak(temporal) ve artkafa (oksipital) diye adlandırılır. Ayrıca loplar “girus” kıvrımlara ayrılır.

Posted by goncagül

Burun kanallarının arkasında beynin altında yerleşik bulunan hipofiz bezi kabaca küçük parmağınızın son iki bölümünün büyüklüğü ve şeklindedir. Küçük boyutuna rağmen endokrin bezler içerisinde en önemli olanıdır. Vücudun uzun dönemli büyüme, günlük fonksiyonları ve üretkenlik yetenekleri ile ilişkili olarak bir kontrol merkezi gibi çalışır.

Hipofiz bezinde iki kısım vardır: ön (anterior) lob ve arka (posterior) lob, ön lob, göğüste süt üretimini harekete geçirmek için büyüme hormonu da dahil olmak üzere, altı ayrı hormonun üretimi ile yükümlüdür, ön lobdaki diğer hormonlar, tiroid bezleri, yumurtalıklar, testis ve böbrek üstü bezlerindeki faaliyetleri harekete geçirerek endokrin sistemin diğer kısımlarını da etkiler.

Arka lob iki çeşit hormon üretir: oksitosin ve antidiüretik hormon. Oksitosin emzirme dönemi sırasında kadınlarda göğüsten süt gelmesi olayını harekete geçirmek için faaliyette bulunur. Aynı zamanda doğum sırasında rahim kasılmalarını da hızlandırır. Antidiüretik hormon idrar çıkışını kontrol etmek için böbrekler üzerinde faaliyet gösterir.

Hipofiz Bezi Tümörleri

Akromegali

Posted by goncagül

Pitüiter tümörler (adenenomlar), hipofiz bezinin adenohipofiz adı verilen ön bölümündeki endokrin hücrelerden menşe alırlar. Çoğunlukla iyi huylu tümörlerdir. Adenomların hemen hemen yarısı hormonaktif tümörlerdir. Tümörler büyüyüp komşu dokulara yayılırlarsa komşu dokularda basıya neden olurlar. Genel olarak hipofiz tümörleri kafa içi tümörlerin % 10 unu oluştururlar, daha çok yaşamın 30 ve 40 lı yıllarında rastlanırlar. Kadın ve erkeklerde rastlanma oranı aynıdır.

Pitüiter adenomlar genellikle, ya bezin hormon salgılamasındaki bozulmaya bağlı endokrinolojik bir bozukluk sonucu, ya da tümörün kendisinin, hipofize komşu oluşumlar üzerine kitle etkisi oluşturması sonucu ortaya çıkarlar. Bu ikinci olasılıkta tümör ancak belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra etraf oluşumlar üzerinde kitle etkisine neden olacaktır. Daha nadir olarak ta tümör içine kanama ile ortaya çıkarlar. Pitüiter apopleksi adı verilen bu durum, genellikle baş ağrısı, görme bozukluğu ve göz felci gibi ani başlangıçlı bir nörolojik kötüleşme tablosuyla ortaya çıkar.

Posted by goncagül

GLİOMA NEDİR?

Glioma bir beyin tümörü olup beynin nöronlara destek olan dokularından kaynak alır. Kabaca üç dereceye ayrılabilir.

Astrositom Düşük dereceli
Anaplastik Astrositom Orta dereceli
Glioblastom Yüksek dereceli

KRANİOTOMİ NEDİR?
Beyine ulaşmak amacı ile bir parça kemiğin blok olarak bazı özel aletler yadımı ile yapılması işlemidir. Öncesinde kafa derisi (skalp) açılarak bu işlem yapılır. Beyindeki işlemler bittikten sonra çıkarılan kemik yerine konulup bütün katlar kapatılır.

GLİOMALAR NEDEN ÇIKARILIR?

Çıkarılmadaki en önemli sebep, beynin bir bölümünün fonksiyonunu yapmasına engel olması veya çok büyük ise beyne bası yapıp hastanın hayati fonksiyonlarını engellemesidir. Bir diğer sebep baş ağrısı veya bayılma gibi bulguların olmasıdır. Eğer çıkarılmazsa büyüyerek hastanın ölümüne sebep olur. Tomografi veya MR’daki patolojinin tanısının doğru olarak yapılıp uygun tedavinin başlanması için gerekmektedir bu sayede patoloji mikroskop altında çeşitli boyama tetkikleri kullanarak tanıyı koyar.

Posted by goncagül

Genel sınıflandırma

Nöroşirurjinin önemli bir hastalık grubunu beyin tümörleri oluşturmaktadır. Genel olarak beyin tümörlerini malin (kötü huylu) ve benin (iyi huylu) olarak sınıflandırabiliriz.

I-Malign Tümörler

A-Glial Tümörler: Beynin en sık görülen tümörleridir. Beyin kanserlerinin çoğunu bunlar yapar. Kontrolsuz çoğalma özelliği olan hücreleri içerir. Hızla büyüyüp çevrelerindeki sağlıklı dokunun içine uzanır, çok nadir de olsa omuriliğe, hatta vücudun diğer organlarına da yayılabilirler. Evrelendirmesi dört grupta yapılır. Evre I ve Evre II "düşük evreli" olarak adlandırılırken, Evre III (anaplastik astrositom) ve Evre IV (glioblastoma multiforme) ise "yüksek evreli" kabul edilir. Bu gruptaki bazı diğer tümörler; ependimom, medulloblastom, oligodendrogliomdur. Sağkalım süreleri, patolojık evreleme, radyoterapi, kemoterapi alıp almama durumu, yaş ile ilişkilidir. Düşük evreli glial tümörlerde sağkalım süresi uzundur. Düşük evreli tümörler yüksek evreli tümörlere dönüşebilir. Yüksek evreli gliomlar için ortalama hayatta kalma şansı çok daha kısadır.

Posted by goncagül

Beyinde görülen kanamalar,urlar, iltihaplanmalar vb. çeşitli hastalıklardır. En önemli organ olan beyinde görülen çeşitli hastalıkların vücudun başka bir yerinde önemli bozukluk yaratma olasılığı yüksektir. Kızamık, tifo, zatürree gibi hastalıklar sırasında, ya da göz, iltihaplanmalarında mikroplar beyne yayılarak beynin iltihaplanmasına yol açabilirler, buna beyin iltihabı (ansefalit) denir. Ansefalit, ölümle, psikolojik yetersizliklerle ya da felçlerle sonuçlanabilir. Kılcal damarların sertleşmesinden doğan beyin kanamaları daha çok yaşlılarda görülür. Şiddetli kanamalarda koma durumu, felç ya da ölüm görülebilir. Kan dolaşım sistemine katılan bir kan pıhtısı beyinde tıkanmaya neden olur, buna beyin ambolisi denir ve sonucunda felç görülür. Beyin damarlarının iç yüzeylerinin kanser vb. gibi hastalıklarla bozulmasından dolayı tıkanmalar da olabilir, buna beyin trombozu adı verilir. Çeşitli nedenlerle beyin dokusunda ya da beyin zarında urlar ortaya çıkarak, bulundukları yere ve neden oldukları rahatsızlıklara göre değişik belirtiler gösterirler. Hareketlerde görme, işitme gibi duyularda bozukluklar, baş ağrısı gibi belirtiler yapan urlar çoğunlukla ameliyatla alınır.

İsveçli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada, cep telefonu kullanan çocuklarda beyin tümörü olasılığının 5 kat arttığı belirlendi.

Daily Mail’in haberine göre bilim adamları, çocukların kafaları daha küçük ve kafatası kemiği daha ince olduğu için radyasyonun beyne daha kolay nüfuz ettiğini düşünüyor.

Araştırmanın önemli bir bulgusu da bir kişi cep telefonu kullanmaya ne kadar erken başlarsa beyninde tümör gelişme riskinin o kadar fazla olduğu.

Orebro Üniversitesi Hastanesinden Prof. Lennart Hardell, 20 yaşın altında cep telefonu kullanmaya başlayanlarda, glial hücrelerden gelişen, bir çeşit merkezi sinir sistemi tümörü olan “glioma” olasılığının 5 kat arttığını söyledi.

Birincil beyin tümörlerinin yarısını gliomaların oluşturduğu bildiriliyor.

Prof. Hardell, evde kullanılan kablosuz telefonların da cep telefonları kadar riskli olduğunu, bunları kullanan çocuklarda glioma riskinin 4 kat arttığını söyledi. 20 yaşın altında cep telefonu kullanmaya başlayanlarda iyi huylu olarak bilinen işitme siniri tümörü “akustik nöroma”nın gelişme riskinin de 5 kat arttığı kaydedildi.


Son yorumlar