Okuma Bozukluğu

Okuma Bozukluğu

DSM-IV de okuma bozukluğu, çocuğun yaşına, eğitimine ve zekasına göre okuma başarısının beklenenin altında olması şeklinde tanımlanır.

Bu bozukluk, okumanın gerekli olduğu akademik başarı veya günlük etkinliklerde anlamlı sorunlar ortaya çıkarır. DSM-IV’ e göre eğer nörolojik bir durum veya, algısal bozukluk varsa okuma özürünün derecesi bu gibi durumlardan dolayı artış gösterir.

DSM-IV’ ün okuma bozukluğu tanımı ICD-10’dan farklıdır. ICD-10’a göre özel öğrenme bozukluğu olan çocukların öykülerinde sıklıkla konuşma, dil ve heceleme bozuklukları da vardır.

Okuma bozukluğu oldukça sıktır; okul çağı çocuklarının % 4 kadarında görülür. Okuma bozukluğu çocuğun kelimeleri tanıma yeteneğinde bir bozukluk, yavaş ve yanlış okuma ve iyi anlayamama ile karakterizedir. Ayrıca, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar yüksek oranda okuma bozukluğu riskindedirler. Öyküsel olarak, okuma bozukluğu için “disleksiya, geriye doğru okuma, öğrenme özrü, aleksiya ve gelişimsel kelime körlüğü” gibi çeşitli etiketler de kullanılmaktadır. Disleksiya terimi çok uzun zamandan beri yaygın olarak ve sıklıkla konuşma ve dil sorunları ile sağ-sol ayrımı karışıklığını da içeren bir öğrenme özrü sendromunu tanımlamak için kullanılmıştır. Okuma bozukluğu sıklıkla diğer akademik yeteneklerdeki özürlerle birliktedir. Disleksiya terimi geniş anlamda öğrenme bozukluğu için kullanılan bir terimdir.

Epidemiyoloji

A.B.D. de okul çağı çocuklarının % 4 kadarında okuma bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir. Prevalans çalışmaları % 2 ile % 8 arasında değişmektedir. Erkek çocuklarında kızlardan 3-4 kat daha fazladır. Erkek çocuklarındaki bu oran şişirilmiş olabilir: Okuma bozukluğu olan erkek çocuklar davranış sorunların dolayı bu bozukluğa daha eğilimlidir. Erişkinlerdeki geriden okuma veya okuma geriliğinde cinsiyet farklılığının olmadığı bildirilmektedir.

Etiyoloji

Okuma bozukluğu için tek bir neden bilinmemektedir. Okuma bozukluğu olasılıkla çok etmenli nedenlere bağlıdır. Bilişsel ve nörofizyolojik çalışmalar dikkat ve uzun süreli bellekten daha çok okuma bozukluğu olan çocukların zayıf olduğu alanların çözümleme işlemleri ve çalışma belleği olduğunu düşündürmektedir. Yakın zamanda yapılmış olan bir çalışma disleksiya ile mayıs, haziran ve temmuz aylarında doğanlar arasında bir ilişki bulmuştur. Bu bulgu, grip gibi infeksiyon hastalıklarıyla gebenin kış aylarında daha fazla karşılaşmasından olabileceğini düşündürmektedir.

Okuma bozukluğu, genel nüfusa göre bu bozukluğun daha çok görüldü aileler arasında sıktır. Bu görüş okuma bozukluğunun kalıtımsal bir temeli olduğu spekülasyonunu ortaya getirmektedir. Fakat ikiz çalışmaları bu kuramı desteklememiştir. İleri derecede düşük doğum ağırlığı ve çok erken doğan çocuklar okuma bozukluğu ve diğer öğrenme bozuklukları için yüksek risk altındadır.

1930'lardaki çalışmalar okuma bozukluğunu serebral hemisferik işlev modeli ile açıklamıştır. Bu açıklamada okuma bozukluğu ile sol eli kullanma, görmede sol gözün baskın olması veya her ikisi olumlu ilişkiler olarak düşünülmüştür. Daha sonra yapılan çalışmalar okuma bozukluğu ile el ve göz taraflılığı arasında sabit bir ilişki bulamamış fakat sağ-sol karıştırmasının okuma güçlükleri ile ilgili olduğu gösterilmiştir. Bilgisayarlı beyin tomografisi, magnetik rezonans görüntüleme ve otopsi üzerinde yapılan birkaç yeni çalışma okuma bozukluğu olan insanlarda temporal veya pariyetal loblarda anormal asimetrinin olduğunu göstermiştir.

Birçok araştırıcı okuma bozukluğunu anlaşılması zor görsel veya işitsel eksikliklere bağlar. Okuma için iyi olgunlaşmış ve yeteri kadar bilgileri bütünleştirebilen ve böylece çeşitli işlem sistemlerini başarabilen bir beyine ihtiyaç vardır. Okuma ayrıca, yapılan işlerde enerjinin yatırılmasına izin vermeye ve okumanın yaşamsal öneminin kavrandığı bir sosyokültürel değer sistemine bağlıdır.

Serebral palsili olan fakat normal zekaya sahip birçok çocukta okuma bozukluğunun insidansı yüksektir. Epileptik çocuklar arasında da hafifçe yüksek okuma bozukluğu insidansı vardır. Gebelik sırasındaki komplikasyonlar, doğum öncesi ve doğum sırası güçlükler, bebeğin düşük doğum ağırlığı öyküsü okuma bozukluğu olan çocuklar arasında sıktır. Doğum sonrası sol oksipital lob beyin lezyonları sağ görsel alan körlüğüne neden olabilir ve bu da ikincil okuma bozukluğuna yol açabilir. Birçok çocukta dar korpus kallosumdaki splenium lezyonları nedeniyle görsel bilginin sağlam olan sağ hemisferden dil alanı olan sol hemisfere geçişi engellenir.

Okuma bozukluğu gelişimsel gecikmenin veya olgunlaşmanın geri kalmasının bir işareti olabilir. Mizaç ve huy bozukluklarının okuma bozukluğu ile yakın ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Okuma bozukluğu olmayan çocuklarla okuma bozukluğu olan çocuklar karşılaştırıldığında okuma bozukluğu olanlarda daha güç yoğunlaşma ve kısa dikkat süresi vardır. Bazı araştırmalar beslenme yetersizliği ile bilişsel işlev arasında bir ilişkinin olduğunu düşündürmektedir. Erken çocukluk döneminde uzun süre iyi beslenemeyen çocuklar çeşitli bilişsel testlerde ortalamanın altında performans göstermektedir.

İleri derecede okuma bozuklukları sıklıkla ruhsal sorunlarla birliktedir. Okuma bozukluğu daha önce ortaya çıkan bir ruhsal bozukluğun veya duygusal ve davranışsal bozuklukların nedeni olabilir. Ancak, okuma bozukluğu ile aynı zamanda ortaya çıkan bir ruhsal bozukluğun nedensel ilişkisini ortaya koymak her zaman olası değildir.

Tanı

Okuma bozukluğu tanısı bir çocuğun okuma başarısı zekasından belirgin olarak geriyse konur. Diğer tanı özellikleri arasında hatırlama, harfleri ve kelimeleri sıra ile yazma, dilbilgisi ve çıkarım yapma güçlükleri vardır. Klinik olarak bir çocuk okulda başarılı olmamasından dolayı umutsuz ve beklentisiz olabilir veya depresyon belirtileri yaşayabilir. Okul başarısızlığı bazı çocukların daha önceden var olan kararsızlık ve endişelerini arttırabilir. Böyle çocukların kendilik saygısı çok sınırlı olduğundan kendilerini akademik çalışmalara veremeyebilir. A.B.D. de okuma bozukluğundan kuşkulanan çocukların ayırt edilmesi için özel eğitim hizmetleri vardır. Ancak, eyaletler ve bölgeler arasında özel eğitim sınıflamasında birlik olmadığından bir bölgedeki bir servis bu çocukları okuma bozukluğu olarak değerlendirirken diğeri değerlendirmemektedir. Bazen okuma bozukluğu ile birlikte olan yıkıcı davranış sorunlarının değerlendirilmesi istenebilir. Bir psikiyatrik değerlendirme, psikiyatrik girişim ve uygun tedavinin düşünülmesi gereksiniminden dolayı yapılır.

Okuma bozukluğu tanısı standart okuma başarı testi ile desteklenmelidir. Yaygın gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve mental retardasyon dışlanmalıdır.

Ruhsal eğitim testleri

Standart zeka testlerine ek olarak ruhsal eğitim tanı testleri de uygulanmalıdır. Tanı bataryası bir standart heceleme testi, yazılı kompozisyon, dili kullanma ve dil işlevi, bakarak yazma ve kalem kullanma yeterliliğinden oluşur. Okuma özürünü ayırt etmede okuma alt testleri olan Woodcock-Johnson-Ruhsal-Eğitim Bataryası (gözden geçirilmiş) ve Peabody Bireysel Başarı Testi (gözden geçirilmiş) de yararlıdır. Taramalı yansıtma bataryası insan şekli çizmeyi, resim-öykü testini ve cümle tamamlamayı içerir. Değerlendirme davranış değişikliklerinin sistematik gözlenmesini de içermelidir.

Klinik Özellikler

Okuma bozukluğu olan çocuklar çoğunlukla ikinci sınıftayken incelenir. Öğrenciler arasındaki okuma güçlüğü en erken birinci sınıftaki beklenen okuma düzeyinde olması gerekenler arasında daha belirgindir. Özellikle yüksek zekası olan ilk sınıflardaki çocuklar bazen belleklerini ve çıkarım yapmalarını kullanarak okuma bozukluklarını geçiştirebilir. Bu gibi durumlarda dokuz yaş ve sonrasına kadar bu bozukluk belirgin olmayabilir.

Okuma bozukluğu olan çocuklar sözel okumalarında birçok hatalar yaparlar. Hatalar atlamalar, eklemeler ve kelimelerin çarpıtılması ile karakterizedir. Böyle çocukların yazılı harf karakterlerini ve büyüklüklerini, özellikle uzaysal yönelimde ve çizginin uzunluğunda farklı algılamalarından dolayı, ayırt etme güçlüğündedir. Basılı veya yazılı dildeki okuma sorunları harflerde, cümlelerde ve hatta bir sayfada olabilir. Çocuğun okuma hızı yavaş ve sıklıkla az anlamayla birliktedir. Okuma bozukluğu var olan birçok çocuk yaşıtlarına uygun bir şekilde yazılı veya basılı metini kopya edebilir fakat hemen hemen hepsinin hecelemeleri kötüdür.

Ek sorunlar arasındaki dil güçlükleri sıklıkla ses ayırım bozuklukları ve kelimeleri arka arkaya söyleme güçlükleri şeklindedir. Böyle bir çocuk bir cümleyi okurken ortasından veya sonundan başlar. Bu gibi çocuklar sağ-sol ayırımını iyi yapamadıklarından harflerin yerlerini de değiştirirler. Hem bellek çağrımında hem de devamlılığı sağlamadaki başarısızlıklar harflerin isimlerini ve seslerini hatırlama güçlüğü meydana getirir.

Okuma bozukluğu olan birçok çocuk okumaktan ve yazmaktan hoşlanmaz ve kaçınır. Bu gibi işleri yaparken kaygıları artar. Bu çocuklar iyileştirici eğitim almazlarsa utanma ve küçük düşme duygularından dolayı başarısız olmaya ve dolayısıyla engellenmeye devam ederler. Zaman içerisinde bu duygular daha da artar. Büyük çocuklar kızgın ve depresif olabilir ve düşük benlik saygısı gösterir.

Ayırıcı Tanı

Okuma bozukluğu sıklıkla ifade edici dil bozukluğu, yazılı ifade bozukluğu veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi diğer bozukluklarla birliktedir. Bu gibi durumlarda bunlardan biri ek tanı olarak konur. Bazı olgularda sözel ve performans zeka puanları arasında fark olur. Görsel algı eksiklikleri % 10 kadarında vardır. Okuma bozukluğu zeka geriliğinden ayırt edilmelidir. Zeka geriliğinde diğer yeteneklerdeki bozukluğun yanı sıra çocuğun yaşından beklenen başarı da düşüktür. Zeka testleri özel öğrenme güçlüklerini tümsel eksikliklerden ayırt etmede yardımcıdır.

Yetersiz eğitimin verilmesi çocuklarda iyi okuyamama ile sonuçlanacağından aynı okuldaki diğer çocukların da okuma performansları araştırmalıdır. İşitme ve görme bozuklukları tarama testleriyle dışlanmalıdır.

Okuma bozukluğu sıklıkla diğer duygusal ve davranışsal bozukluklarla, özellikle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, büyük çocuk ve ergenlerde depresif bozukluklarla birliktedir.

Gidiş

Okuma bozukluğu olan birçok çocuk ilköğretimin ilk iki yılında hiçbir yardım almadan yazılı dil hakkında biraz bilgilenir. Birinci sınıfın sonunda bazıları birkaç kelimenin nasıl okunacağını öğrenir. Fakat üçüncü sınıfa kadar iyileştirici eğitim verilmezse çocuk okuma özürlü olabilir. En iyi koşullar altında ana okulunda veya birinci sınıfın başlarında bir çocuğun okuma bozukluğu riski altında olduğu saptanabilir.

İyileştirme eğitimi erken verildiğinde birinci sınıfın sonunda veya ikinci sınıfta sorun bitebilir. İleri derecedeki olgularda ve eksikliğin örüntüsüne ve şiddetine bağlı olarak eğitim diğer sınıflarda ve orta eğitimde de devam edebilir.

Tedavi

Okuma bozukluğu için tedavi seçimindeki ilk şey çocuğun özel eksikliklerini ve zayıflıklarını doğru olarak değerlendirmektir. İkincisi uygun eğitim yaklaşımıdır. Bu sorunla olumlu bir şekilde başa çıkma stratejileri arasında çocuğun küçük ve yapılanmış okuma gruplarına girmesidir. Böylece çocuğun bireysel dikkati sağlanacak ve yardım alması kolaylaşacaktır.

Samuel Orton tarafından geliştirilen bir özel yöntemde önce basit ses yeteneğine dikkat çekilmekte daha sonra bu ses birimlerinin karışımı kelimelere ve cümlelere dönüştürülmektedir. Bu ve benzer yöntemlerin mantığı çocukların harflerde ve hecelerde çektiği güçlükleri öğrenerek okuyabilmesidir.

Psikoterapide, terapist-hasta ilişkisi eğitimsel tedavinin başarılı sonuç vermesi bakımından önemlidir. Çocuklar mümkün olduğu kadar sosyal işlev düzeylerine yakın bir sınıfa yerleştirilmeli ve okumada özel yardım verilmelidir. Birlikte ortaya çıkan duygusal ve davranışsal sorunlar uygun psikoterapötik yardımla tedavi edilmelidir. Ebeveyn işbirliği de yardımcıdır.

Öğrenme bozukluğu olan çocukların ortalama % 75 i sosyal yeterlilik bakımında da sorunludur. Bundan dolayı okuma bozukluğu olan çocuklar için tedavi programının bir parçası olarak sosyal yeteneklerin geliştirilmesi de önemlidir.

Okuma Bozukluğu (DSM-IV)

1.

Bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma başarısı beklenenin önemli ölçüde altındadır.
2.

Tanı Ölçütlerindeki bozukluk okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar.
3.

Duyusal bir bozukluk varsa bile okuma zorluğu genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır.

Kodlama notu: Genel tıbbi bir durum (Örneğin, nörolojik) ya da duyusal bozukluk varsa bu durumu Eksen III’te kodlayınız.
Top