Çocuk Sağlığı

Çocuk Sağlığı

HİPERAKTİF ÇOCUKLAR



Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun üç sekli bulunmaktadır. Birincisinde dikkat eksikliği ön planda, ikinci tipinde hiperaktivite ön planda, diğer tipinde ise ikisi birlikte görülmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu toplumda sık görülmektedir. Bu çocuklarda sürekli hareketlilik ile beraber dikkat eksikliği ve fevri olma durumu sıktır. Bu belirtilerin görünümü taninin geçerli olması için 7 yaşından önce başlamalıdır.

Dikkat eksikliği belirtileri -başka nedenler yok ise - :
Dikkatlerini uzun süre toparlayamazlar, başladıkları islerin sonunu getirmekte güçlük çekerler, dikkat gerektiren günlük islerden kaçınırlar, eşyalarını sık sık kaybederler, günlük islerde unutkanlıkları vardır, islerini düzensiz ve dağınık yaparlar, genelde bir isten diğerine çok sık geçiş yaparlar, karşısındakini dinlememe sık sık konu değiştirme görülür, dikkatleri ilgisiz uyaranlarla sık sık dağılır, çalışmaları plansızdır, emirleri anlamakta güçlük çekerler, yaptıkları işlerde dikkatsizce hatalar yaparlar.

Hiperaktivite belirtileri-başka nedenler yok ise- :
Yerinde duramama hali vardır, devamlı kıpır kıpır haldedirler, kendi yaşıtlarına göre belirgin farklılık ile sürekli hareket halindedirler, Her şeye karışma, mobilyaların üzerinde gezme, ev içinde koşuşturma, bir iş yaparken sık sık ayağa kalkma gezinme halindedirler, konuşmanın sonu gelmeden araya girerler, başkaları onların sözünü kesememekten yakınır, elleri ayakları kıpır kıpırdır, ellerinde sürekli bir şeylerle oynarlar, olası sonuçlarını düşünmeden tehlikeli islere girme görülür, sakinlik isteyen grup içi etkinliklere katılmakta zorlanırlar, etraftaki insanlar tarafından sık sık hareketlilik konusunda uyarılırlar.

Hiperaktivite ve dikkat eksikliği olan çocuklarda okul çağından önce ve okul çağında hareketlilik ve dikkat eksikliği belirgin olarak göze çarpar. Bu dikkat eksikliği ve hiperaktivite özellikleri sadece bir ortamda değil birkaç ortamda kendini belli eder. Hiperaktif çocukların işlevselliği belirgin olarak bozulur, özellikle okul döneminde göreceli bir başarısızlık ve sık sık öğretmeninden uyarı alma görülür. Derse konsantre olamadığı ve dikkat eksikliği olduğu için, çoğu zaman zeka normal hatta normalin üstünde olmasına rağmen derslerde basarisizlik görülür.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda ek diğer psikiyatrik durumlar olabilir. Bu psikiyatrik durumlar arasında öğrenme güçlükleri, karşı gelme bozukluğu, davranış bozukluğu, anksiyete bozuklukları sayılabilir. Önemli olan bu taninin psikiyatrik muayene ve testler ile kesinleştirilmesi gerekir.

Tedavi konusunda ilaç tedavisi ön plandadır. Türkiye'de mevcut ilaçlar ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite semptomları büyük oranda kontrol altına alınabilmektedir. Gerekirse ilaç tedavisinin yani sıra ek olarak pedagojik eğitim ile dikkat süresini artırma ve davranışçı yaklaşımlar vardır. İlaç tedavisinin ne kadar devam edeceği klinik görünüm ve semptomların devam etmesine göre tespit edilir.

Hiperaktif çocuğun ailesinin yönlendirilmesi önemlidir. Ailenin bu türlü bir çocuğu idare etmesi güç olur, Genelde çocuğun sosyal ilişkileri bozulur ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşanır. Ders başarısızlığı da bu duruma eklenince çocuğun kendine olan özgüveni azalır, alınganlığı artar. Bu nedenle ailenin ve çocuğun psikososyal açıdan desteklenmesi çok önemli bir konudur. Diğer yandan çocuğun okul içerisindeki durumu öğretmenin yönlendirmesi ve davranışları önemli olmaktadır. Yanlış tutumlar çocukların hareketliliğini daha da artırmakta, mevcut problemlerin çözümünü güçleştirmektedir. Okul -aile - doktor işbirliği bu durumda çok önemlidir.



YEME PROBLEMLERİ

Pika: Yenilebilir olmayan maddelerin bebek yada küçük çocuklar tarafından yenilmesi ile karakterizedir. Bunlar boya, saç, sıva, kil, kum, elbise kumaşı, vb olabilir. Tanı diğer psikiyatrik ve bedensel durumlarda göz önüne alınarak kesinleştirildikten sonra gerekli tedavi yapılmalıdır. Pika durumunda eslik eden bazı bedensel hastalıklar olabilir. Çocuklardaki zeka sorunları, yaygın gelişimsel gerilikler gibi hastalıklarla birlikte pika durumu beraber görülebilir. Bu durumda nedene yönelik tedavi yapılmalıdır.

Ruminasyon Bozukluğu: Belli bir gelişme döneminden sonra bebek yada küçük çocukların yiyecekleri yedikten sonra ayni yiyeceği mideden tekrar ağza getirerek tekrar çiğnemesi ile karakterizedir. Bu durumda çocuk kafasını arkaya doğru bırakır ve yiyeceği ağzına getirir. Bu durumdaki çocukların bazı psikiyatrik problemleri olabilir. Genelde kendi haline bırakılan uyarı ve sevgi yönünden yeteri destek alamayan çocuklarda daha siktir. Tanı kesinleştikten sonra gerekli tedavi yapılmalıdır.

Beslenme Bozukluğu: Belirgin bir kilo alamama yada kilo aldıktan sonra kilo kaybı ile giden bir durumdur. Bu durumda bedensel hastalıkların olup olmadığı ayrıntılı olarak incelenmelidir. Beslenme problemi olan çocuklarda anne babanın yanlış yemek eğitimi, bu konuda çocuğa çok ısrarcı ve müdahaleci davranılması, zamanında anne sütünden kati gıdalara geçilmemesi, çocuklukta görülen depresyon ve kaygı durumları gibi bir çok etken ile birlikte olabilir. Diğer nedenler yok ise psikiyatrik olarak gerekli tedavi yapılmalıdır.

Anoreksiya Nervoza: Belli bir beden imaji kaygısını takiben özellikle ergenlik dönemindeki kız çocuklarının sürekli olarak yemeyi reddetme ve belirgin kilo kaybı ile giden bir hastalığıdır. Anoreksiyada kişi kendi kilosunu fazla bulur ve vücut görünümü konusunda aşırı kaygılıdır. Bu durumda depresyon gibi durumlar çok sık eslik edebilir. İlerleyen kilo kaybı ile birlikte bazı problemler oluşabilir. Çocuğun kilo durumunun düzenli takip edilmesi önemlidir. Kilo kaybı durdurulamadığı durumda hastaneye yatma durumu kaçınılmaz olabilir. Adet düzensizlikleri bir çok hastada bu durum ile birlikte vardır. Ek olarak başka psikiyatrik rahatsızlıklar söz konusu olabilir. Tedavide ilaç ve psikoterapi yaklaşımı vardır.



TİK PROBLEMLERİ

Tik birden ortaya çıkan, hızlı, yineleyici bir motor hareket ya da ses çıkarma seklinde olabilir. Tik stres ile alevlenebilir, kaygı ile artar. Uykuda veya oyalayıcı etkinlikler sırasında azalır. Tik durumu olan çocuklar sosyal ve aile çevrelerinde ciddi sıkıntılara maruz kalabilirler. Bu nedenle kaygının daha da artması nedeni ile tikler çocukta giderek artabilir. Yapılan bazı çalışmalarda çok aşırı kontrolcü, çocuğunun her hareketine müdahalede bulunan, çok titiz davranan annelerin çocuklarında daha sık görüldüğü gösterilmiştir.

Bu tikler
Motor Tikler Olarak : Göz kırpma, omuz silkme, öksürme, basit yüz hareketleri, değişik yüz mimikleri olarak görülebilir.
Ses Tikleri; ise burun çekme, hırlama, boğaz temizleme ve başka olarak farklı bir sesi çıkarma seklinde olabilir.
Kompleks tiklerde ise hem motor hem ses tikleri birlikte vardır.
Çocuklarda gelip geçici tikleri kalıcı ve kronik tiklerden ve tourette sendromundan ayırtetmek gerekir. Tourette sendromu ile beraber başka psikiyatrik durumlar (özellikle obsesif kompulsif bozukluk ) birlikte görülebilir. Tik ortaya çıkan çocuklarda tike bağlı kaygıyı artırmamak için çocuğun dikkati o yöne çekilmemeye çalışılır. Ayrıca mevcut tikler için ilaç tedavisi mümkün olabilir. Ancak tiklerin tamamen geçip geçmeyeceği ilerleyen süreç içerisinde belli olmaktadır. Eslik eden başka psikiyatrik durumların olup olmadığı kontrol edilmelidir. Aileye gereken danışmanlığın yapılması önemlidir. Çocuğa sağlanacak psikososyal destek ile birlikte aileye gerekli tavsiyelerin bulunulması tiklerin kalıcı olup olmaması açısından önemlidir.

ALTINI ISLATMA VE ALTINI KİRLETME PROBLEMLERİNİN GÖRÜNÜMÜ

Altını ıslatma : Altını ıslatma gece ve gündüz olabilmektedir. Bu durum tuvalet kontrolü beş yaşından sonra hala sağlanamamışsa ve haftada en az iki kez oluyorsa bu problemden yani Altını ıslatma probleminden bahsedebiliriz. Altını ıslatma birincil ve ikincil olabilmektedir.

Birincil olan altını ıslatma durumunda, çocuk hiç tuvalet kontrolü sağlayamamıştır ve daha çok bedensel ve genetik etkenler ön plandadır. Yani altını ıslatan çocukların anne ve babalarında da bu durum belli bir yaşa kadar bulunabilmektedir. Ayni zamanda çocuğun altını ıslatması ile birlikte dirençli bazı mikroorganizmalar ile enfeksiyon o bölgede gelişebilir.

İkincil olanda ise çocuğun belli bir dönem tuvalet kontrolü sağlamasına rağmen daha sonradan bu kontrolünün kaybolması ile karakterizedir. Daha çok psikolojik faktörler etkilidir.

Altını ıslatma erkek çocuklarda kızlardan daha fazla görülmektedir. Altını ıslatmanın özellikle ikincil olan tipinde çocukta stres faktörleri bulunabilir. Genelde çocuklar karşılaştıkları stres faktörlerine karşı hayatın daha eski dönemlerine geri dönerek cevap verirler. Bu nedenle sonradan Altını ıslatmaya başlayan çocuklarda muhakkak olabilecek ek psikiyatrik sorunlar gözden geçirilmelidir.
Altını ıslatma olayı psikiyatrik muayene yapıldıktan ve diğer faktörler ekarte edildikten sonra öncelikle davranışçı tedaviler daha sonra ilaç tedavileri ile tedavi edilmektedir. Yanlış tuvalet eğitimi, zamansız tuvalet eğitimi bu konuda önemli hazırlayıcı etkenlerdir.

Altını kirletme : Altını kirletme gece ve gündüz olabilir. Dört yaşından sonra tuvalet kontrolü sağlanmamışsa ve en az ayda bir kez tekrarlıyorsa bu problemden bahsedebiliriz. Genelde sindirim sistemi rahatsızlıkları primer ve sekonder yerleşebilir. Psikiyatrik muayene yapıldıktan sonra eslik eden durumlar varsa müdahale edilmelidir. Davranışçı tedavi ve ilaç tedavisi ile bu problem halledilebilir. Çocuğu altına bez bağlamak, çocuğun bu yaşına uygun olmayan davranışı karşısında sessiz kalmak, aşırı cezalandırma yoluna gitmek, çocuğun probleminin artmasına neden olur.
Altını kirletme ve Altını ıslatma problemlerinde çocukta mevcut olabilecek psikiyatrik problemlerin ele alınarak halledilmesi gerekir. Bu türlü problemler başka türlü problemlerin habercisi olabilir. Bu yönü nedeni ile anne babaların bu durumları küçümsememeleri gerekir.

Altını ıslatma ve Altını kirletme zamanında tedavi edilmez ise, çocuğun yaşına uygun normal psikososyal gelişimi bozulur, anne baba -çocuk ilişkilerinde problemler yaşanır, çocuğun sosyal çevresinde (okul, arkadaş vb ) uyum problemlerine yol açar, çocuğun stres olayına uygun tepki ortaya koymamasını pekiştirir, ikincil olarak bazı bedensel problemlerin gelişmesine yol açar.

AYRILMA KAYGISI PROBLEMİ

Bu bozukluğun temel özelliği çocuğun bağlandığı kişilerden veya evden ayrılık durumu olduğunda aşırı kaygı ve endişe duymasıdır. Bu kaygı durumu çocuğun yaşı ve durumu göz önüne alındığında çok aşırı miktarda görülmektedir. Ayrıldıkları zaman aşırı derecede kaygılı ve sıkıntılı gözükürler, ağlamaklı halleri olabilir, evden ayrıldıklarında sevdiklerinin başına önemli zararlar geleceğine inanırlar. Sık sık irtibat kurmak isterler. Bu yüzden sevdiklerinden ve evlerinden ayrılmak istemezler. Anne babalarından ayrı bir şekilde herhangi bir sosyal ortamda bulunmak istemezler.

Anne babalarından ayrılmak istemedikleri gibi yalnız başlarına kalmak istemezler. Okula gittiklerinde veya başka ayrı ortamlarda sıkıntıları artar. Annelerini gölge gibi takip etmek isterler. Uyku zamanı zorlanırlar, anne babalarından ayrı uyumak istemezler, gece onların başına gelebilecek kötü şeylerle alakalı kabus görebilirler. Herhangi bir şekilde ayrılacakları zaman karin ağrısı, bas ağrısı gibi belirtileri gösterebilirler.

Özellikle çocuğun okula veya anaokuluna başladığı dönemlerde bu durum belirgin olarak ortaya çıkar ve çocuk kesinlikle okula veya başka herhangi bir benzer kuruma gitmek istemez ve bu konuda elinden geleni yapar.

Psikoterapi ve ilaç tedavisi ile tedavi edilmeye çalışılır. Çocuğun yaşına uygun psikolojik gelişimi açısından bu türlü problemlerin halledilmesi çok önemlidir. Annelerin çocuklarının bu türlü durumunu daha önceden farkına vardıklarında gerekli önlemleri ( onu sosyal ortamlara alıştırmaya çalışmak, bazen yalnız bırakmak, ufak ayrılıklara alıştırmaya çalışmak vb. ) almaları uygun olur. Eslik eden başka problemlerin olup olmadığı araştırılmalıdır. Çocukluk çağı depresyonlarında, sosyal fobilerde, kaygı durumlarında, travma sonrası stres bozukluğunda, aileyi etkilemeye devam eden stres faktörlerinde, bu türlü bir duruma daha fazla rastlanır ve ayrılma kaygısı durumunun şiddetini bu türlü durumlar artırır.

SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK PROBLEMİ

Çocuk normal olarak konuşmasına rağmen, başka diğer sosyal ortamlarda konuşmama ile karakterize bir durumdur. Çocuğun bu durumu en az bir ay süre ile devam etmelidir. Bu çocuklar aşırı utangaç, sessiz sakin yapıda olabildikleri gibi evde normal olarak görülebilirler. Bu durumun başlangıcı genelde beş yaşından öncedir. Bu durumda olan çocuklarda ek olarak çocukluk çağı depresyonu, aşırı kati, titiz ve yargılayıcı anne baba tutumu, ayrılık kaygısı gibi durumlar birlikte görülme olasılığı fazladır. Bu bozukluğun tedavisi başka psikiyatrik durumun eslik edip etmemesine göre ilaç ve psikoterapi yaklaşımı ile ele alınabilir. Çocuğun böyle bir durumunun farkına varılması durumunda anne babanın bazı önlemler alarak çocuğun psikososyal gelişimini yönlendirmeleri gerekir. Bu durumda onun özgüvenini artıracak önlemler alınmalıdır.

TEPKİSEL BAĞLANMA BOZUKLUĞU

Beş yaşından önce gelişen ve tek nedeni sağlıksız çocuk bakimi ile ilgili bir bağlanma ve iletişim problemidir. Çocukta mevcut ilişki kurma ve bağlanma probleminin tek nedeni çocuğa doğumun ilk yıllarından itibaren yetersiz bakim, sağlıksız ilişki ile beraber gelişir. Çocuk toplumsal iletişim ve yaşına uygun tepki verme konusunda yetersizdir. Çocuk seçici olmayan bağlanmalar ve uygunsuz toplumsal ilişkiler sergiler. Çocuğun gelişimini gösterdiği ortamda bakim veren kişinin sürekli değişmesi ile de böyle bir durum gelişebilir.

Çocukta ilişki kurmada duygusal yakinlik göstermede belli bir bozukluk vardır. Çocuğun gelişim süreci içerisinde içe çekilme, konuşma gecikmesi, insanlara karşı ilgisizlik, çevreye karşı duyarsızlık olabilir. Ek olarak bu çocuklar otistik belirtiler de gösterebilirler. Bu belirtiler arasında insanlara ve yaşıtlarına ilgisizlik, yaşına uygun konuşmanın gelişmemesi, tekrar eden hareketler, insanlara karşı ilgisizlik, göz kontağı kurmama, nesnelere karşı aşırı ilgi, dönen cisimlere ilgi, kendine özgü törensel davranışlar, kendi etrafında dönme, sallanma, saatlerce belli bir hareketi tekrar edebilme, beslenme konusunda düzensizlik, etraftaki duygusal değişime ilgisizlik, yaşıtlarına karşı ilgisizlik, parmak ucunda yürüme, yandan bakış, taklit gerektiren oyunları oynamama, TV ve müziğe aşırı ilgi vb
Gerekli pedagojik müdahalenin yapılması ve sebep olan nedenlerin ortadan kaldırılması ile gerekli tedavi düzenlenmelidir. Çocuğun gelişim dönemindeki böyle bir inhibisyon çocuğun mental motor gelişimini kötü yönde etkiler. Başka psikiyatrik nedenler ve eslik eden durumlar araştırılmalıdır. Ne kadar erken müdahale yapılırsa o kadar iyi sonuç alınır. Çocuğun bu durumu genelde çocuğun aşırı TV izlemesi ile karakterize olabilir. Bu çocuklara TV izlemenin engellenmesi gerekir. ayni zamanda mümkün olduğu kadar çok insanlar ile birlikte olmaları, onlara yönelik duygusal yakinlik kurulması, onun ile günün belirli saatlerinde birlikte sadece ona ayrılmış olarak vakit geçirme, mümkünse kreşe veya anaokuluna gitmelerini sağlama gibi önlemler bir an önce alınmalıdır. Otistik bozukluk ile karışabileceğinden ayırıcı taninin yapılması ile beraber bir an önce eğitime başlanmalıdır.

Bu türlü bir durumun hiç olmaması içinde anne babaların çocuğun doğumundan itibaren onun duygusal ihtiyaçlarını karşılamaları ile engellenebilir. Çok sık bakici değişmesi, çalışan annelerin iste yorulduktan sonra çocuk ile duygusal yakinlik kuramaması, aile içi stres faktörleri nedeni ile çocukların ihmal olması, anne veya babanın kendilerine ait psikiyatrik problemlerinden dolayı çocuk ile ilgilenememeleri, çocuğun gün içerisinde saatlerce TV karşısında kalması, gibi nedenler ile bu durum oluşabilir.
Top