warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Vücudumuzun bölümleri

Bu kategoride vücudumuzun bölümleri hakkında bilgilere ulaşabilir, vücudumuzu daha yakından tanıma imkanı bulabilirsiniz.
Posted by Arif

Sizi meydana getiren ve tıpkı sizin gibi "canlı" olan yaklaşık 100 trilyon hücreye hayat veren; bu hücrelerin nefes alıp vermelerini ve beslenmelerini sağlayan, onları temizleyen, hastalıklarını iyileştirmek ve onları düşmanlardan korumak için hiç durmadan çalışan bir makineyi vücudunuzda taşıdığınızdan haberdar mısınız? Kalbiniz, sizi oluşturan hücreleri, dolayısıyla sizi yaşatmak için tüm ömrünüz boyunca çalışır.

Posted by Arif

GÖZÜN KISIMLARI
Göz, iç içe geçmiş üç tabakayla çevrelenmiştir. Sert tabaka da denilen dış tabaka beyaz ve serttir. Gözü en dıştan saran koruyucu tabakadır. Beyaz renkli kısmına göz akı denir. Sert tabaka gözün ön kısımlarında dışbükey bir hal alarak saydamlaşır. Buna kornea ya da saydam tabaka denir. Damar tabaka koyu renktedir ve burada sık kan damarları vardır. Sert tabakanın altında yer alan damar tabaka, gözün ön kısımlarına kadar uzanır ve korneanın altında, göz bebeğinin orta kısmında çeşitli renkli, iris denen dairesel bir organ halini alır. Işınların göze giriş deliği olan gözbebeği, ışık yoğunluğuna göre daralıp genişleme özelliğine sahiptir. Göz bebeği irisin ortasındadır; çapı 2mm ile 8mm arasında değişebilir. İç tabaka olan ağ tabaka (retina) ışığa karşı çok duyarlıdır. Işık uyarılarını alan çomak hücreler, renklere duyarlı konik hücreler ve görme sinirleri bu tabakadadır. Konik hücrelerin duyarlılığı az ışıkta azalır. Bu nedenle az ışıkta renkleri fark edemeyiz.

Posted by Arif

Çevremizde olup bitenleri duyularımızla algılar, nesneleri duyularımızla ayırt ederiz. İnsanda ve hayvanların çoğunda görme, işitme, koku, tat ve dokunma gibi beş temel duyu vardır. Bu duyularla edinilen bilgiler(duyumlar) somut biçimde algılandığı için, gördüğümüzün, işittiğimizin, dokunduğumuzun, koku ve tat aldığımızın her an bilincindeyizdir. Oysa dış dünyadaki ve vücudumuzdaki değişikler üstüne bilgi edinmemizi sağlayan hareket, basınç, denge, ısı ve ağrı duyuları, bu değişikler bizi rahatsız edecek kadar belirgin olmadığı sürece ön plana çıkmaz. Bu maddede bize çok tanıdık olmayan bu duyular ile koku, tat ve dokunma duyuları ele alınacaktır. Görme ve işitme duyuları ise, bu işlevleri üstlenmiş temel duyu organları olan GÖZ ve KULAK anlatılmıştır. Dış ortamdaki değişiklikleri algılayabilmek için gereken organlardır.

1- TAT DUYUSU VE DİL

Dilin özellikleri
*Tat almaya konuşmaya,besinleri karıştırmaya yarar.
*Tat alabilmek için maddelerin suya karışmış olması gerekir.
*Tat alma,tat tomurcuklarıyla olur.( mantar,çanak ve yaprak şekillerinde görülür)

Posted by Arif

Kulak, işitme ve denge organıdır. Dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç kısımda incelenir.

Dış Kulak

Kıkırdaktan yapılmış kıvrımlı kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşur. Dış kulak yolu ile orta kula¬ğın birleştiği yerde bağ dokudan yapılmış, ses dal¬gaları ile titreşebilen kulak zarı bulunur.

Orta Kulak

Küçük bir odacık şeklinde olan bu bölümde şekillerine göre adlandırılan çekiç, örs ve üzengi kemikleri bulunur. Üzengi kemiği iç kulak başlangı¬cındaki oval pencereye bağlıdır. Orta kulakta oval pencerenin alt kısmında yuvarlak pencere bulunur.

Kemikler, ses dalgalarının kuvvetlendirilerek iç kulağa iletilmesinde görevlidir.

Orta kulak "Östaki borusu" denilen bir kanalla yutağa bağlanır. Bu yapı, kulak zarının iki tarafın¬daki hava basıncını dengede tutmaya yarar.

İç Kulak

İç kulakta dışları kemik, içleri zar yapılı labirent ve torbalar bulunur.

Labirentin işitme ile ilgili kısmı helezon şeklinde kıvrılmıştır. Bu kısma salyangoz (=kohlea) denir. Salyangoz içinde birbirinden ince zarlarla ayrılan üç kanal bulunur:

Posted by Arif

İnsan gözü 4000 - 7400 A° arasındaki dalga boyuna sahip ışıkla uyarılabilen, görme olayını gerçekleştiren organdır. Göz, görmeyi sağlayan ve koruyucu görevi olan yapılardan meydana gelmiştir. Gözdeki koruyucu yapılar; kaşlar, göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezi ve göz yuvarlağını göz çukuruna bağlayan, hareketi sağlayan kaslardır.

Görmeyi sağlayan kısımlar ise mercek, reseptörler ve duyu sinirleridir.

Göz küresi dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka, ağ tabaka olarak adlandırılan 3 tabakadan oluşur.

A. Sert tabaka

Göz yuvarlağını dıştan saran, bağ dokudan oluşmuş, kalın ve sert koruyucu tabakadır. Göz yuvarlağının ön tarafında incelip saydam hale gelerek "Kornea" adını alır. Kornea, mercek gibi görev yaparak ışığın toplanması ve kırılmasında rol oynar. Sert tabakanın diğer kısımları beyaz olup, göz akı adını alır.

B. Damar tabaka

Posted by Arif

Dil, konuşmayı, besinlerin ağızda çevrilerek yutulmasını, yediğimiz besinlerin tatlarını almamızı sağlar. Dilin üzeri epitel doku ile örtülür.

Tat alma tomurcukları, dil üzerindeki papilla denilen yapılarda yerleşmiştir. Papillalar mantarsı, çanaksı ve ipliksi şekillerde bulunur. Tat tomurcukları, reseptörler ve destek hücrelerinden oluşmuştur.

Acı, ekşi, tatlı ve tuzlu olarak gruplandırılan tatlar dilin belli bölgelerinde bulunan tat tomurcuklarıyla alınır.
Dilin arka kısmı acıyı, uç kısmı tatlıyı, arka kenarları ekşiyi, orta kenarları ise tuzluyu ayırt eder.

Yediğimiz besinlerin tadının alınabilmesi için tükürükte erimesi gerekir. Bu kimyasal maddeler, tat alma tomurcuğundaki reseptör moleküller ile reak¬siyona girer ve impuls başlatır. İmpulslar duyu sinirleri ile beyindeki ilgili merkeze iletilir ve yorumla¬nır.

Yenilen ve içilen besinlerin tadı, kokusu, rengi, sıcaklığı lezzet denilen bir duyuyu oluşturur.

Posted by Arif

İnsanların omurgalılar sınıfından hayvanların bedenini örten esnek ve dirençli doku.
Öbür hayvanların beden örtülerini belirtmek için kütikül örterek ya da üst deri terimleri kullanılır.
Deri, pullar, kıllar, saçlar, tüyler ve tırnaklar gibi epitel doku oluşumlarının da kaynağıdır.

GENEL ÖZELLİKLERİ

Posted by Arif

BÖBREKLERİN YAPISI VE İŞLEVİ

Böbrekler bel omurunun her iki yanında yer alırlar. Erkeklerde ki ağırlığı 125-170 gr, kadınlarda 115-155 gr arasında değişir. Boyu 11-12 cm, kalınlığı 2,5-3 cm, eni 5-7,5cm'dir.

Böbrekler iki büyük görev yaparlar:

1- Vücutta metabolüzma soncu oluşan zararlı ürünlerin atılmasını sağlar.

2- Vücut sıvılarının içerdiği maddelerin pek çoğunun yoğunluğunu kontral ederler. Bu sayede vücudun su, tuz, asit, ürela kan yapımı, kemik gelişmesi ve kan basıncının düzenlenmesini sağlarlar. Vücudun tüm organ sistemleri arasında düzenli çalışmasını ayarlarlar.

Posted by Arif

Kırlarda, gezinirken karşımıza bir ağaç, çıkarsa ona çarpmamak için yolunu değiştirirsiniz. Vücudun bu işi gerçekleştirmesi, gözdeki nöron denen duyarlı sinir hücrelerinin ağacın varlığına yanıt vermesiyle; yani onun görüntüsünü sinirsel dürtüler şeklindeki bilgiler halinde beyine göndermesiyle mümkün olur. Bu nöronlara doyurucu yada algılayıcı sinirler denir. Beyin gelen bilgilere,hareket sinirlerine (motor nöronları) emirler göndererek karşılık verir, bu nöronların hareket sinirleri tarafından kaslara iletilmesiyle yolun değiştirilmesi sağlanır ve çarpışma önlenmiş olur.

Posted by Arif

AKCİĞERLERİN YAPISI

AKCİĞERLER(Pulmones):Akciğerler göğüs boşluğunda yüreğin sağ ve solunda az çok piramit şeklinde olan solunum organlarıdır. Taban kısımları diyaframın üzerine oturmuştur. Göğüs çeperine bakan yüzeyleri dış bükey, yüreğe bakan iç yüzeyleri ise iç bükeydir. Akciğerlerin dış yüzeyi düzgün ve parlak olup bu parlaklık akciğerleri örten palevranın visceral yaprağındandır. Rengi, yeni doğmuş çocuklarda esmer-kırmızı, gençlerde pembe, ergin ve yaşlılarda ise pembe-mavimtıraktır.İnsan yaşlandıkça akciğerlerin yüzeyinde bir takım pigmentler belirir. Bunlar solunum sırasında akciğerlere kadar giren yabancı cisimleri meydana getirdikleri oluşuklardır.

Posted by Arif

DEFEKASYONUN FİZYOLOJİSİ

Her yemekten sonra meydana gelen gastrokolik reflekslerle dışkı pelvik kolona ilerler. Dışkı burada depo edilir. Dışkılama bır reflekstır. Bu refleks ıki yaşından itibaren iradi olarak önlenebilir. Muhteviyat Anal rektuma geldiğinde dışkı kıvamını alır. Kolonun kuv vetli ve kitlevi kasılmaları, bireyde dışkılama hissini uyandırır. Dışkılama ya bilinçli olarak tutulur. Bu du rumda dışkı sigmoid kolona geri atılır, veya rektum da kalır, ilerlemez. Ya da bilinçli olarak boşaltılır. Dışkılamanın merkezi Lumbo-sakral sagmentte bulunur. Bu bölgenin harabiyetinde dışkılama refleksi bozulur. Aşırı korku, heyecan durumunda bilinç dışı dışkılama görülebilir.

Posted by Arif

Kana kırmızı rengini veren alyuvarlar, üzerlerinde taşıdıkları özel kan proteinleri etkisiyle de kan gruplarının oluşmasını sağlar. Bu özel proteinler 3 çeşittir. A, B ve Rh proteinleri alyuvarlarda bulunup bulunmamalarına göre çok sayıda kan grubu oluşur.

· A grubu : Alyuvarların yapısında A proteinleri bulunur.

· B grubu : Alyuvarların yapısında B proteinleri bulunur.

· AB grubu : Alyuvarların yapısında hem A hem de B proteinleri karışık olarak bulunur.

· O grubu : Alyuvarların yapısında A ve B proteinleri bulunmaz.

· Rh (+) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunur.

· Rh (-) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunmaz.

Bağışıklık mekanizmasının bir ürünü olan bazı özel antikorlar (çökeltici madde) da kanda bulunabilir. Bunlarında 3 çeşidi vardır. A antikoru, B antikoru ve Rh antikorudur.

Hiçbir kanın yapısında aynı isimli protein ve antikorlar yan yana bulunmazlar Çünkü aynı isimli protein ve antikorlar karşılıklı etkileşecek olurlarsa birbirlerini tutarak katılaşır ve çökelirler.

Bu nedenle ;

Posted by Arif

Lenf kanalları, lenf bezleri ve lenf organlarından oluşur. Sindirim sonucu oluşan yağ asitleri ve gliserolü taşıyarak kan sıvısına aktarır. Çok sayıda akyuvar içerdiği için vücut savunmasında görevlidir. Lenf bezleri antikor üretir. Hastalarda lenf bezleri şişer. (Bademcik, dalak v.s.)

Lenf sistemi elemanları:

1-Lenf kılcalları

2-Lenf toplar damarları

3-Lenf düğümleri

4-Lenf sıvısı

Posted by Arif

Kan sıvısında özel görevi olan üç çeşit hücre vardır.

· Alyuvarlar (Eritrositler) : Kırmızı kemik iliğinde üretilirler. Yaşlanmış alyuvarlar karaciğerde parçalanır. Çekirdekleri yoktur. Oksijen ve karbondioksit taşınmasında görevlidir. Yapısında oksijen taşıyan ve kana kırmızı rengini veren hemoglobin (Fe içerir) bulundurur. Kan gruplarının oluşmasını sağlayan özel proteinleri (Antijen) taşır.

· Akyuvarlar (Lökositler) : Sarı kemik iliği, dalak ve lenf bezlerine üretilirler. Vücudu mikroplara karşı korurlar ve antikor üretirler. Hastalık anında sayıları artar. Hareket ederek damar dışına çıkabilirler ve yıpranmış, ölü hücreleri yiyerek temizlerler. Çekirdekleri vardır.

· Kan Pulcukları (Trombosit) : Kanın damar dışına çıkması halinde pıhtılaşmasını sağlarlar. (Fibrinojen proteini ile) Karaciğer tarafından üretilen Heparin maddesi ise kanın damar içinde pıhtılaşmasını engeller. Renksiz olup çekirdek taşımazlar. Çalışması için K vitaminleri gereklidir.

Posted by Arif

Bol miktarda su, organik (glikoz, aminoasit, protein) ve inorganik maddeler ve minerallerden meydana gelmiştir.

Kan proteinleri, hormonlar, antikorlar ve üre kan sıvısında bulunur. Görevi hücrelere besin taşımak ve artıkları dokulardan uzaklaştırmaktır.

Not: CO2 miktarı fazla olan kana kirli kan, O2 miktarı fazla olan kana temiz kan denir.

Kan sıvısındaki hücreler ve proteinlerin elenmesiyle elde edilen sarı renkli sıvı kısma serum denir. Serum içerisinde besinler ve antikorlar bulunur.

Kan

Posted by Arif

Vücudun sıvı olan tek dokusudur. İçeriğinin %90 kadarı su olduğu için akıcıdır. Damarlar içerisindeki madde taşınmasında rol oynar. Kan dokusu 2 kısımdan oluşur.

Posted by Arif

Tek sıralı epitel hücrelerinden oluşmuş olup ince yapılıdır. Atardamarlar ile toplardamarlar arasında bağlantıyı sağlar. Bir atardamarla bir toplardamar arasında yüzlerce kılcal damar bulunabilir. Kılcal damarlar kan sıvısı ile doku hücreleri arasındaki temas yüzeyini artırır. Kan ile hücreler arasındaki madde alışverişini sağlar. Kılcal damarlardan;

- Oksijen ve besin hücrelere geçer.

- Karbondioksit ve atık maddeler de hücrelerden kılcal damarlara geçer.

Posted by Arif

Kanı vücuttan kalbe getiren damardır. Çeperleri atar damarlardan daha incedir. Vücutta, kalp seviyesinin altında kalan toplardamarlarda kanın geri akışını engelleyen kapakçıklar bulunur. Kirli kan taşırlar. (Akciğer toplardamarı hariç)

Not : Karaciğer kapı toplardamarı, bağırsaktan emilen besinleri karaciğere getirir.

Not : Atardamarlarla toplardamarların yapısında damarın çeşidine göre ince yada kalın bir kas tabakası bulunur. Damar kasları, kanın hareketini ve kan basıncını ayarlar.

Posted by Arif

Kanı kalpten vücuda götüren damarlardır. Temiz kan taşır. (Akciğer atardamarı hariç) Temiz kanı kalpten vücuda taşıyan damar aort atardamarıdır. Çeperleri kalın ve esnektir. Tansiyonun en fazla olduğu damardır.

Posted by Arif

Kanın dolaştığı kanallardır. Yapı ve görevine göre 3 çeşit kan damarı bulunur.


Son yorumlar