Cabir İbn Hayyan

Cabir İbn Hayyan

align=>

Cabir İbn Hayyan, Orta Çağın Geber simyacısı, genellikle kimyanın babası olarak bilinir. Ebu Musa Cabir İbn Hayyan, bazen, el-Harrani ve el-Sufi olarak adlandırılır, bir ilaççının (attar) oğlu idi. Kesin doğum tarihi tartışma konusu olmuştur, fakat MS. 776 civarında Kufa'da tıp ve simya icra ettiği tespit edilmiştir. İmam Cafer Sadık ve Umayyad Prensi Halid bin Yezid'in emrinde çalıştığı aktarılmaktadır. İlk günlerinde, tıp icra etmiş ve Abbasi Halifesi Harun el-Reşit'in döneminde Barmaki vezirinin hamiliği altında idi. Barmakilerin düşüşünün etkilerinden bazılarını paylaşmış ve MS. 803'te öldüğü Kufa'da göz hapsinde tutulmuştur.

Cabir'in başlıca katkısı kimya alanındadır. Simyaya karakterini modern kimyaya hızla değiştiren deneysel araştırmayı tanıtmıştır. Onun ünlü laboratuarının kalıntılarında, ününü 22'si kimya ve simya ile ilgili olan 100 muazzam eserle devam ettiren kitapları yüzyıllar sonra kalmıştır. Onun kimyaya başlıca önemli katkısı kristalleştirme, damıtma, kireçlenme, süblimasyon ve buharlaştırma gibi bilimsel tekniklerin mükemmelleştirilmesi ve aynı amaçla birkaç enstrümanın geliştirilmesini içermektedir. Araplar tarafından uzak bir bilim dalı olarak görülen kimyanın, belli belirsiz fikirler yerine, ilk gelişim olgusu iyi bir şekilde yerleştirilmiştir ve kimya adı, Müslüman bilim adamları tarafından incelenmiş ve geliştirilmiş olan, Arapça el-Kimya kelimesinden türetilmiştir.

Belki de Cabir'in başlıca uygulamalı başarısı, ilk defa onun imbiğinde (Anbik) hazırlanmış olan mineral ve diğer asitlerin keşfidir. Simyanın temel doğasına, yeni bileşimlerin hazırlanması ve kimyasal metotların büyük ölçüde gelişimi dahil, birkaç katkıdan başka, aynı zamanda, çok sayıda uygulamalı kimya yöntemini de geliştirdi. Böylece uygulamalı bilimler alanında bir öncü oldu. Bu alandaki başarıları çaşitli metallerin hazırlanması, çeliğin gelişimi, kumaşın boyanması ve derinin tabaklanması, su-geçirmez kumaşın verniklenmesi, cam yapımında magnezyum diyoksidin kullanımını, paslanmanın önlenmesini, altınla süsleme, boyaların, yağların tanımlanması, vb.ni içermektedir. Bu pratik çabaların yapılması sürecinde, altını çözerek altın suyunu bulmuştur. Damıtma işlemini sistematik ve kolay bir hale getiren İmbik onun buluşudur. Cabir eserlerinde deneyselliğe ve doğruluğa büyük bir önem vermekteydi.

Özelliklerine göre, maddelerin üç farklı türünü tanımlamıştır. Birincisi; ruhlar, yani kafur, arsenik ve amonyum klorür gibi ısınınca buharlaşan maddeler, ikincisi; metaller, örneğin altın, gümüş, kurşun, bakır, demir, ve üçüncüsü; tozlara dönüştürülebilen bileşimler kategorisi. Böylece daha sonradan metaller, metal olmayanlar ve uçucu maddeler gibi bir sınıflandırmanın yolunu açmıştır.

Bir simyacı olarak bilinmesine rağmen, bir simyacı olarak ciddi anlamda soy metallerin hazırlanmasının peşine düşmemiştir. Bunun yerine, çabalarını temel kimya metotlarının gelişimine ve bunların kendi içlerindeki kimyasal reaksiyonların işleyişlerini incelemeye adamıştır ve böylece kimyanın simya efsanelerinden bir bilim olarak yavaş yavaş gelişmesine yardım etti. Kimyasal reaksiyonlarda, çeşitli maddelerden belirli miktarlarda bulunduğunu vurgulamıştır ve bu yüzden sabit oranlar kanununun yolunu açmıştır.

Dağarcığında çok sayıda kitap bulunmaktadır. Kimyadan başka, aynı zamanda, tıp ve astronomi gibi diğer bilimlere de katkıda bulunmuşlardır. Kitab'ül-Kimya ve Kitab'ül-Sab'een dahil olmak üzere, kimya üzerine kitapları Latince'ye ve çeşitli Avrupa dillerine tercüme edilmiştir. Bu tercümeler Avrupa'da yüzyıllarca popüler kalmış ve modern kimyanın oluşumunu etkilemiştir. Cabir tarafından, alkali gibi, bugün çeşitli Avrupa dillerinde bulunan ve bilimsel kelime dağarcığının bir parçası olmuş birkaç teknik terim bulmuştur. Birçok diğer eseri Arapça olarak korunup halen açımlanmamış ve yayımlanmamışken, kitaplarının sadece bir kaçı yayına hazırlanmış ve yayınlanmıştır.

Dağarcığında bulunan bütün muazzam eserlerin onun kendi katkıları mı yoksa halefleri tarafından daha sonraki yorumları / ilaveleri içerip içermediği konusunda şüpheler vardır. Sarton'a göre, onun eserlerinin gerçek değeri yalnızca tüm kitapları yayına hazırlanıp yayınlandığında anlaşılacaktır. Onun eserlerinde toplanan dini görüşleri ve felsefi kavramları eleştirilmiştir, ancak onların doğruluğunun sorgulanmasından başka, Cabir'in asıl katkısının dinde değil kimya alanında olduğu vurgulanmalıdır. Onun çeşitli büyük buluşları, örneğin nitrik, hidroklorik, sitrik ve tartarik gibi asitlerin ilk defa hazırlanması, ve sistematik deneyselliğin önemini vurgulaması, göze çarpmaktadır ve onun adilce modern kimyanın babası olarak kabul edilebilmesi bu gibi eserlerin esası üzerinedir. Max Mayerhaff'ın sözleriyle, Avrupa'da kimyanın gelişimi doğrudan Cabir İbn Hayyan'da izlenebilir.
Top