Coleoptera (Kılkanatlılar)

Posted by Arif

Böcek takımları içerisinde en zengin olan Colepteradır; bilinen böcek türlerinin yüzde kırkı bu takıma bağlıdır. Çok küçük yapılıları olduğu gibi, çok irileri de vardır. Bazı tropik türlerin boyu 15 cm'ye yaklaşır. Üst kanatlar (Elytra; tekil olarak Elytron) az veya çok kalın kitinsel yapıdadır. Alt kanatlar ise, zar şeklinde ve az damarlı olup, dinlenme halinde diğerlerinin altında kadı olarak bulunur. Bazı türlerde alt kanat gelişmemiştir.

Ağız parçalan çiğneyici olup mandibulalar iyi gelişmiştir. Protoraks büyüktür; bazı familyalarda, baş protoraks altına gizlenmiş durumdadır. Başın ön kısmı hortum gibi uzamış da olabilir.

Başkalaşım holometabol ya da hypermetabordur. Larva şekilleri değişik tiplerdedir. Suda, karada, bitki veya, toprak içerisinde yaşayan ve hayvansal ya da bitkisel besin alanları vardır. Döl sayılan yılda 4 döl ile birkaç yılda bir döl arasında değişir.

Coleoptera'nın sistematiği hususunda araştırıcılar arasında görüş farkı vardır. Biri çok fakir olmak üzere, 3 Alt-takım halinde gözden geçirilir. Bunlardan her birine bağlı familyalar da üst-familya toplulukları meydana getirir. Burada sadece 2 Alt-takıma bağlı önemli familyalar bildirilecektir.

Coleoptera Takımına Ait Bazı Örnekler
l. Calosoma inquisitor (Carabidae); 2. Cybister lateralimargiualis (Dytiscidae); 3. Staphylinus olens (Staphylinidae); 4. Laypyris noctulica (Lampyridae) erkek ve 5. aynı türün dişisi; 6. Carpipbilus hemipterus (Nitidulidae); 7. Coccinella septempunctata (Coccinellidae); 8. Dermestes lardauus (Dermestidae); 9. Melanotus rufupes (Elateridae); 10. Bostrychug capucinus (Bostrychidae); 11. Caphnodis cariosa (Buprestidae); 12. Meloe variegatus (Meloidae); 13. Blaps sp. (Tenebrionidae); 14. Aromia moschata (Cerambycidae); 15. Chrysomela sp. (Chrysomelidae); 16. Balaninus nucum (Curculionidae); 17. Rhyncbites sp. (Curculionidae); 18. İps tyrographus Scolytidae); 19. Polyphylla fullo (Scarabaeidae).

Familya Elateridae: Takla Böcekleri, Telkurtları
Bu familyadaki böceklerin vücutları dar ve uzundur. Baş tarafları küt, kanat örtülerinin uç kısmı fazlaca daralmış vaziyettedir. "Bu böceklerin antenleri 11 parçadan yapılmış desteremsi ya da tarağımsı anten tipindedir. Boyun kalkanlarının iki nihayet kenan arkaya bakan sivri bir diken halini almıştır. Boyları 12-30 mm'lerdedir.

Agriotes türleri arka üstü yatarken, ön göğüsün arkaya bakan tarafında bulunan bir diken ile orta göğsün ön kısmında bulunan dikene uygun bir çukurcuğun yardımıyla takla atma kabiliyetine sahiptirler. Bu özelliklerinden dolayıdır ki, bu böceklere Takla böcekleri denir. Takla böceklerine arka üstü bulundukları sırada dokunulursa, ekseriya hareket etmezler ve kendilerini ölmüş gibi gösterirler.

Takla böceklerinin larvalarına Telkurdu denir. Sarı ya da açık kahverengi olan larvaların üstü kuvvetli bir şekilde kitinleşmiş olduğundan serttir. Üç çift bacakları ve üç parçadan yapılmış kısa antenleri vardır.

Agriotes larvaları, biri enine kesitleri yuvarlak ve sonuncu karın halkası sivri, diğeri enine kesitleri yassı ve sonuncu karın halkası keza yassı ve nihayetinde derince bir girintisi olan iki tipe ayrılırlar. Bunlardan birinci tiptekiler besinlerini genel olarak bitkisel, ikinci tipte olanlar ise hayvansal maddelerden alırlar.

Bu böcekler, yumurtalarını toprak üstüne, toprak ya da ağaç çürükleri içine koyarlar. Larvaları toprakta ya da çürümekte olan odunların içinde yaşarlar ve ölmüş ya da yasayan bitkisel maddelerle geçinirler. Bu meyanda tohumlar, fideler ve çeşitli bitkilerin kökleri bu hayvanların başlıca gıdalarını oluştururlar. Bunlar özellikle l yaşındaki genç fidanların köklerini severek yerler. Köklerin iç kısmını yiyip kabuklarına dokunmamaları karakteristiktir.

Agriotes türlerinin generasyon süreleri çeşitlidir. Fidanlıklarda yaşayan zararlı türlerin ekserisi 2-4 yıl arasında değişen bir generasyona sahiptirler. Fakat generasyonu 4 senelik olanları enderdir.
Erginleri yazın tarlalarda, Fidanlık ve ormanlarda yaşarlar ve genç sürgünleri ve bunların kabuklarını yer yer kemirmek suretiyle zarar yaparlar. Fakat önemli olan larvaların yaptığı zarardır.
Tel kurtlan, özellikle sebze ve meyve bahçelerinde, fidanlıklarda büyük zararlar meydana getirebilirler. Bu arada ekim ve dikim alanlarında ve fidanlıklarda tohum ve kökleri yemek suretiyle yaptıkları zarardan dolayı ormancılık bakımından da önem taşırlar.

Hayatları
Genel olarak zararı yapan devresi larva safhasıdır. Tel kurtlan hayatı tür farkına göre değişir. Burada fikir verebilecek esasları ele alırsak: Tel kurdu bir toprakaltı zararlısıdır. Binaenaleyh bu böceğin gelişme safhası da toprak altında geçer. Şeker pancarı için akla gelen zarar kısmı ise toprak altındaki kısmıdır. Kışı pupa kokonunda veya sokulabildiği toprak derinliği veya taş altlarında ergin olarak geçiren tel kurtlan ilkbaharda meydana çıkarlar. Kumsal ve çiftlik gübresi çok verilen yerlerde ziyadesiyle görülen Tel kurtları erginleri uçabilirler de nispeten rutubetli topraklara bırakılan yumurtaları en fazla bir ay içersinde açılır. Yumurtlama Mayıs ayında toprağa olur. Açılan larvalar pancara her safhada hücum ederler. Zaten pancar kök civarına ve toprağın hemen 1-2 cm. derinliğine bırakılır bu yumurtalar. Larva kurak topraktan çıkar. Yaz- içersinde toprak sathı kuruyunca o nispette rutubetle teması olan tabakalara iner. Tel kurtlarının hayatları iyice bilinmelidir. Larvaların toprakta 2-3 sene yaşadıkları iddia olunur.

Mücadelesi
1. Sonbaharda toprak derince kazılır ve meydana çıkan telkurtları yok edilir.
2. Sararmakta olan fidanlar çıkarılarak bunların köklerinde bulunan larvalar öldürülür.
3. Tuzak olarak hazırlanan komposto yığınları sönmemiş kireç ile karıştırılarak içlerindeki larvaların ölmeleri sağlanır.
4. Tuzak bitkisi olarak İlkbaharda fidan ve tohum sıraları arasına az miktarda yeşil salatalık dikilir. Telkurtları salatalıkları sevdiklerinden bunların köklerini yemeğe gelirler. Sararan salatalıklar toprağıyla birlikte çıkarılır ve içindeki telkurtları öldürülür.
5. Yine tuzak vazifesini görmek üzere yeşil salatalık veya patates, pancar, havuç parçaları veya yonca demetçikleri telkurtlarının bulundukları yerlere konur. Bunlara gelen telkurtları toplanarak yok edilir.
6. Tuzak olarak zehirli yonca demetleri de kullanılabilir. Bu amaç için hazırlanan ortalama 50 gr'lık yonca demetleri şekerli su ve arsenik tuzundan yapılmış eriyiğe veya % 10 oranındaki Şvaynfurt yeşiline batırıldıktan sonra toprağın 5 - 6 cm kadar içine yatay olarak gömülür. Bunları yiyen telkurtları zehirlenerek öldüklerinden ayrıca toplanmağa gerek kalmaz.
7. Bir ağaç kazık veya özel pülverize kazıklarıyla toprakta yaklaşık 5 cm derinliğinde açılan deliklere, metrekareye 50 - 150 gr hesabiyle Karbon sülfür eşit olarak dökülür. Yalnız bu işlem esnasında toprağın boş olması gerekir. Bu şekilde Karbon sülfür ile muamele edilen alanlara dezenfekteden ancak üç hafta kadar sonra dikim yapılmalıdır. Bu yöntem pahalı olduğundan yalnız değerli kültürler için uygulanır.
8. Telkurtlarının fazla bulunduğu alanlar % 1 - 2 oranında Demir sülfat'lı şerbetle sulanır.
9. Telkurtlarına karşı WP formulasyonunda Chlorpyrifos - ethyl veya Endo-sulfan gibi insektisitler tohum ile kuru kuruya karıştırıldıktan sonra ekim yapılır.
10. Toprak ilaçlaması ekim veya dikimden önce yapılır. Toz ilâç kullanılacaksa, önce bir miktar toprakla karıştırılarak bulaşık alana serpilir. Islanabilir toz ilâçlar ise dönüme 60 litre su hesabıyla sulandırılarak toprak sathına püskürtülür. Her iki halde de kullanılan ilâçlar toprağın 15 - 20 cm derinliğine kadar karıştırılmalıdır.
11. Fide dikimi sırasında ocaklara, can suyu şeklinde insektisit uygulanabilir. Bu amaç için Diazinon, Chlorpyrifos-ethyl veya Endosulfan gibi ilâçlar kullanılabilir.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <center> <big> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <font> <img> <b> <dt> <dd>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi


Son yorumlar