Asbestosis Nedir?

Asbestosis Nedir?

Asbest hidrate kristal silika ailesidir fibril olşturur. Korozivlere ve ısıya dayanıklı, içinde bulunduklar bileşikleride gerilmeye dayanıklıklı hale gtirdiklerinden inşaat ve aylıtım işlerinde sık kullanılırlar. Epidemiyolojik çalışmalara göre asbest ile mesleki maruz kalma aşağıdaki durumlarla ilişkilidir.

Lokalize fibröz plak, nadiren diffüz plevral plak
Plevral efüzyon
Parankimal interstisyel fibrosis
Bronkojenik karsinom
Mesotelioma

Asbest işçilerinin aile üyelerinde asbestosis ilişkili kanser insidansında artma çevredeki asbestin potansiyel zararlarına karşı halkı alarme etmiştir.

PATOGENEZ; Asbestin farklı formlarının eriyebilirliği, konsantrasyonu, boyutu, şekli hastalığın görülüp görülmeyeceğini söyler. İki farklı geometrik form bulunur.

Serpentin (kıvrımlı yada büklümlü ve kıvrılabilir) ve
amfibol (düz, sert, kırılgan)

Chrysotile (krisotil) Beyaz asbest; endrüstride en sık kullanılan (%90) serpentin formu oluşturur genellikle üst solunum sisteminde kalan kalan yumuşak kıvrımlı fibriller olarak görülür. Asbestozise neden olur, Krisotil işçilerinde göreceli olarak birkaç mesotelioma vardır bunlarda krisotilin amfibol tremolit ile karışmasının ilgili olduğu düşünülmektedir. Tekstil fren balataları, kiremit (eternit), ve yalıtımda

Crocidolite (krosidolit (mavi asbest), Amosite (Kahverengi demirden zengin asbest) , tremolit, antofilit (beyaz asbest) ve aktinolit amfibolleri oluşturur. Rijit fibriller oluşturur ve akciğerin periferine ulaşırlar. Üç tip lezyonlada birliktelik gösterirler. Amfiboller daha az olmalarına rağmen krisotillerden daha patojeniktir. Özellikle malign plevral tümörlerin başlamasında. Mezotelioma ile ilgili bazı çalışmalar hemen hemen daima amfibole maruz kalmanın ilişkisini gösterir. Asit ve alkalilere rezistans gösterir ve yalıtım işlerinde kullanılırlar.

Düz ve sert amfibollerin büyük patojenitesi onların aerodinamik yapısı ve eriyebilirliği ile ilişkili görünmektedir. Krisotiller daha kıvrımlı ve kıvrılabilir yapısı ile üst solunum yolunda yoğunlaşır ve mukosilier aktivite ile taşınır. Akciğerde kalmış olan krisotiller amfibollerden daha kolay eridiği için dokudan uzaklaştırılır. Zıt olarak sert ve düz olan amfiboller havada kalır ve akciğerin derinliklerine kadar ulaşırlar ve epitel hücrelerini pentre ederek interstisyuma ulaşır. Amfibol fibrillerinin uzunluğu patojenitede önemli rol oynar. 8 Mikronmetyre den uzun 0,5 mikronmetreden ince olanlar kısa ve kalın olanlardan daha zararlayıcıdır. Ancak amfibol ve serpentinlerin ikiside fibrojeniktir, artmış dozları asbest ilişkili hastalık insidansında artma ile birliktedir. Sadece amfibole maruz kalma mezotelioma ile koreledir. Diğer inorganik tozlara zıt olarak asbest tumor inisiator ve promotoru olarak rol oynar. Asbest üzerine absorbe olmuş potansiyel toksik kimyasallar fibrillerin onkojenitesine de karışır. Örneğin sigara içenlerdeki karsinojenlerin asbest fibrillerine absorbsiyonu sinerjide önemli rol oynayabilir. Asbest işçilerinde yapılan bir çalışma ile sadece 5 kat fazla olan bronkojenik karsinoma insidansı sigara içen asbest işçilerinde 55 kat fazla riske neden olmaktadır.

Asbestosis diğer pnömokonyozlara benzer. İnhale fibrillerin akciğerlerde olan makrofajları ve diğer parankimal hücrelerle ilişkisine bağlıdır. Başlatıcı hasar küçük hava yolları ve ve duktusların ayrımında görülür, sert fibriller kalır ve penetre olur. İnterstisyel ve alveoler makrofajlar fibrilleri sindirmeye ve temizlemeye çalışır. Yanıtı büyüten kemotaktik faktörler ve fibrojenik moleküllerle aktive olurlar. Fibrillerin kronik birikimi ve mediatörlerin kalıcı olarak salgılanması yaygın interstisyel inflamasyona ve interstisiyel fibrosise yol açar. Silikanın neden noduler fibrotizan hastalığa, asbestinde diffüz interstisyel hastalığa yol açtığı tam olarak anlaşılamamıştır. Daha yoğun diffüz dağılım, asbestin alveollere daha yoğun ulaşması ve/veya epitelial hücreleri penetre etmesi ile ilişkili olabilir.

MORFOLOJİ: Asbestozis diffüz pulmoner intertisyel fibrosis ile belirlenir. Bu değişiklikler asbestoz cisimlerin varlığı dışında diffuz interstisyel akciğer hastalığı ile sonuçlanan diğer nedenlerden ayrılamaz. Asbestoz cisimler altın kahverengi, ortası ışığı geçiren fusiform veya beaded çubuklar olarak görünür ve demir içeren proteinöz metryal ile kaplı asbest fibrillerinden oluşur. Bunlar makrofajlar asbest fibrillerini fagosite etmeye çalıştığında ortaya çıkar. Demir fagosite edilmiş ferritinden derive olur. Diğer inorganik partiküller benzer demir protein kompleksleri ile kaplanmış olabilir. Asbest yoksa ferriginöz cisim deyimini kullanmak kullanmak daha iyi olur. Bazen normal bireylerde de asbest cisimleri bulunabilir, fakat oldukça az yoğunluktadır ve eşlik eden interstisyel fibrosis yoktur.

Asbestosis respiratuvar bronşiol ve alveoler duktusların çevresinde fibrosis olarak başlar ve komşu alveol suclarına ve alveollere doğru ilerler. Fibröz doku doğal yapıyı bozar ve kalın fibröz duvarla çevrili genişlemiş hava yolları yaratır. Sonunda etkilenen alanda bal peteği oluşur. KİP ve silikozise zıt olarak asbestoz alt loblarda ve subplevral başlar. Akciğerin üst ve orta lobları fibrosis ilerlediğinde etkilenir. Eş zamanlı olarak visseral plevra fibroz kalınlaşmaya uğrar ve bazen akciğeri göğüs duvarına bağlar. Caplan sendromundaki gibi dev büyük parankimal nodüller romatoid artriti olan birkaç hastada görülebilir. Skar dokusu pulmoner arter ve arteriolleri sarabilir, daraltabilir, pulmoner hipertansiyon ve kor pulmonaleye neden olur.

Plevral plaklar; asbeste maruz kalmanın en sık bulgusudur. Sıklıkla kalsiyum içeren iyi sınırlı yoğun kollagen plaklardır. Parietal plevranın anterior ve posterolateral yapraklarında ve diapframın üzerinde sıklıkla gelişir. Bunlar asbest cisimleri içermezler, asbeste maruz kalma hikayesi ve kanıtı olmayan kişilerde nadiren görülürler. Yaygın olmayarak asbeste maruz kalma genellikle seröz fakat kanlıda olabilen plevral efüzyon oluşturabilir. Nadiren diffüz visseral plevral fibrosis görülebilir ve ileri olgularda akciğer thoraks duvarına bağlanır.

Asbeste maruz kalan işçilerde bronkojenik karsinoma ve mezotelioma (plevral veya peritoneal) gelişir. Bronkojenik karsinoma riski 5 kat artmıştır, mezotelioma riski normal populasyonda oldukça düşüktür (milyonda2-17) bu olgularda 1000 katdan fazla artmıştır. Eşlik eden sigara içimi bronkojenik karsinoma riskini artırır, mezoteliomayı etkilemez. Asbest ilişkili tümörler diğer nedenlerle oluşan kanserlerden ayırt edilemez.

KLİNİK SEYİR: Asbestosisin klinik bulguları diğer diffüz interstsiyel akciğer hastalıklarından ayrılamaz. Dispne genellikle ilk bulgudur. Başlangıçta ekzersizlei ileride dinlenme sırasında da olur. Bu bulgular 10 yıldan önce nadiren görülür. 20 yıl üzerinde de çok yaygındır. Dispneye genellikle öksürük ve balgam eşlik eder. Hastalık durağan olabilir veya konjestif kalp yetmezliği, kor pulmonale ve ölüme ilerleyebilir. Göğüs filmleri özellikle alt loblarda düzensiz lineer dansiteler gösterir. Pnemokonyozun ilerlemesi ile balpeteği patern gelişir. Plevral plaklar genellikle asemptomatiktir radyogramlarda sınırlı dansiteler olarak görünür. Akciğer ve plevral kanser ile komplike olan asbestoz kötü prognozludur.



Sait Şen Ege Üni Tıp Fakültesi Patoloji AD
Top