Diş hekimi korkusu nasıl önlenir?

Diş hekimi korkusu nasıl önlenir?

Diş ve ağız bakımının önemi giderek önem kazanıyor. Güzel gülüşlere sahip olmak isteyen, ağız sağlığının önemini fark edenler bilinçaltlarında yer alan diş hekimi fobisini kırmak için mücadele etmeyi seçmeliler. Teknolojik imkanların gelişmesi, fiziki mekanların daha iyi ve insanı rahatlatan unsurların yer alması ile diş hekimleri artık daha sevimli olmaktadırlar. Korkuların nedenleri ve giderilmesi konusunda hem hastaların hem de hekimlerin neler yapması gerektiği konusunu diş hekimi Ayşın Kızılkaya ile konuştuk.

Türkiye’de çocukların % 80-90’nı diş hekiminden korkuyormuş. Size göre bunun sebepleri nelerdir?
Anne babalardan duyulan yanlış bilgilenimler, doktor ve iğne olma fobisi, bilgisizlik, diş hekimi muayenehanesinde karşılaşılan sesli ve çocuğun daha önceden görmediği ve kendine zarar verebileceğini düşündüğü bir takım cihazlar, güvensizlik, sayabileceğimiz çocukların diş hekimi korkusu nedenlerinden birkaçıdır.

Bu oran dünya üzerindeki yetişkinlerde % 10 seviyelerinde. Demek ki sadece çocuklarla ilgili değil mi?
Erişkinin daha önceki yıllarda yaşadığı kötü deneyimler, kulaktan dolma yanlış bilgiler, söylentiler, 2000’li yıllarda diş hekimi muayenehanelerinin 1950’li yıllara benzememesi, teknik donanım ve çalışma yöntemlerinin bilinmemesi ve yıllık ağız kontrollerinin yapılmaması nedeniyle takip edilememesi yetişkinlerin de korkularını yenemediklerini göstermektedir.

Yaşanan bu korkuların altında eskiden zor imkanlarla yapılıyor olmasını rolü var mı?
Var tabii. Diş muayenehane donanımları, hastada sağlanan tam bir uyuşma, hastanın tedavisinde teknik donanım örneğin çok daha hızlı devir sayısı ile çalışan gelişmiş cihazlar, röntgen tetkikleri, ağız içi kameralar eskiden var olmayan teknik donanımlardı. Zorluklar ve imkansızlıklar içinde yapılan hizmetler korku sebebi olmuş olabilir.

Diş hekimi korkusu yaşayan bazı kimselerde kalp çarpıntısı ve mide bulantısı gibi fiziksel etkiler görülüyor. Bunu fark edebiliyor musunuz?
Hekim ve ekibi, hastası fazlaca korkuyorsa onu rahatlatmak ve desteklemek için zaman ayırmak zorundadır. Hastanın yüz ifadesinden, kurduğu iletişim eksikliğinden, ondaki fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar kolayca gözlenir. Bizler bunu kolaylıkla fark ederiz ve gerekeni yaparız.

Kişide çarpıntı veya tansiyon yükselmesi fark ettiğinizde neler yapıyorsunuz?
Hastanın alınan anemnezinde daha önceden kronik bir tansiyon hastası olup olmadığı sorgulanır. Gerekli görülürse doktoru ile kontak kurulur. Sürekli aldığı bir tansiyon ilacı varsa o gün alıp almadığı sorgulanıp, sadece o anda korkuya bağlı bir tansiyon artışı ise hastayı konuşarak ikna ve rahatlama sonrası tedaviye başlarız. Eğer hala yüksek tansiyon tespit edilirse bu bir tanışma seansı olarak kabul edilir ve tedavi bir sonraki seansa ertelenebilir.

Gelen kişilere yaşadıkları korkunun aslında gereksiz bir korku olduğunu anlamalarını sağlamanız ne kadar zamanda mümkün olmaktadır?
Hasta tedavisine başlamada siz ona gererken güveni verebilmişseniz hastaya yaptığınız ilk müdahale sonunda; bu bir çocukta olabilir, hasta artık diş tedavisinin hiçte korkulacak bir olay olmadığını, iyi bir uyuşma sonrasında ağrı, acı duymadığını anladığında artık size tam olarak teslim olur ve koltuğunuza bir sonraki seans artık daha rahat oturur. Ayrıca şunu da belirtmek isterim. Ben bir diş hekimi olarak, hastalarımla güvene dayalı bir ilişki geliştirmek için mizah duygusunun önemli olduğunu daha ilk günlerimde anladım. Hastaya bilgilendirici olduğu kadar, eğlenceli kılmaya çalışmak hastayı bu ilk seansta bile kazanmanıza neden olacaktır.

Her ne sebeple olsun ihtiyaç olduğu halde kaçışlar aslında durumu zorlaştırmıyor mu?
Kaçış olayın tek seansta halledilebilecek basit bir dolgu iken daha çok gel gitli maddi olarak da daha külfetli bir hale sokar ki; bazen tedavide gecikme yandaki dişlere de sorunun yansıması nedeniyle hastayı daha çok üzecektir.

Bu kaçışlarda yanlış duyumların, abartılı anlatımların etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Dostlarından ya da iş arkadaşlarından duyulan diş hekimiyle ilgili (dehşet) öyküleri, söylentiler diş hekimine gitme konusunda korku ve endişeleri arttırır. Hele bir de (tam uyuşmamıştım) şeklinde kötü bir deneyim yaşamışlarsa güvenlerini tamamen yitirirler.

Peki yanlış tecrübelerin de rolü var mıdır?
Tam uyuşmama, hatalı restorasyonlar, kanal tedavisiyle ilgili yanlış bilgilenimler ya da hatalı bir kanal tedavisinin seanslar boyu sürmesi, zor çıkarılan eski kronlar hastanın hafızasından pekte kolay silinemez.

Yanlış ve acı bir deneyim yaşan kişi bu durumun üstesinden ne kadar zamanda gelebiliyor?
Bu tamamen karşılaşacağı güven duyabileceği, onu rahatlatabilecek destekleyecek, zaman ayırmaya uygun yeni bir hekimle tanışana kadar sürebilir. Hastanın bana özenli davranın sesine kulak verilerek sorun çözülebilir.

Diş hekimi korkusunun yaşanmasında bir miktarda meslektaşlarınızın yanlış tutumlarının etkisi var mıdır?
Farklı tedavi önerileri, hekimin zaman sorunu nedeniyle yeterince hastayla ilgilenememesi, bazen yapılabilen hatalı tedavi uygulamaları da hastanın bu duruma gelmesine neden olabilir.

Diş hekimlerini tedavi uygulayan uzmanlar yerine diş çeken kişiler şeklinde görülmesinin bir parçada olsa etkisinden söz edebilir miyiz?
Tabi edebiliriz. Halk arasında sahte diş hekimlerine gitme sıklığı da buna nedendir diyebiliriz. Hasta gittiği sahte diş hekimlerin de çekim sonrası yaptıracağı tam bir protezle tedavisini üstelikte ucuza tamamladığını düşünür. Oysaki tedavi yöntemleri beş yıl eğitim gören diş hekimleri ve uzman diş hekimlerince yaptırıldığında senelerce doğal dişlerimizi ağzımızda korumamızı sağlayacaktır.

O halde diş hekimi ile hastanın güven ilişkisi çok önemlidir diyebilir miyiz?
Güven birinci adımdır diğerleri arkadan gelecektir. Hasta siz nereye giderseniz gidin senelerce sizi izleyecektir.

Bu güven ilişkisi nasıl sağlanmalıdır? Burada doğru anlatım, iletişim kurallarına uyma, beden dilinin doğru kullanılmasının etkisi var mıdır?
Hastaya ağrı duymayacağını göstermeniz, onunla konuşarak biraz önce de belirttiğim gibi biraz da mizahi yaklaşarak, sevecen, yerine göre şefkatli, tedavi sırasında yumuşak çalışarak bu güven elde edilebilir. Şunu da belirtmek isterim. Tedavi sırasında yumuşak; sert olmayan yaklaşımlar ağız ve çevre dokularda da iyileşmeyi o oranda kolaylaştırır.

Sizce doğru bir diş hekimin özellikleri neler olmalıdır?
Dürüst, güvenilir, hasta psikolojisinden anlayan, deneyimli, hastaya yeterince zaman ayıran, günceli izleyen, insancıl, hijyen kuralarına uyan, teknik donanıma önem veren gibi özellikler… Daha da ilave edilebilir.

Tüm aile bireylerinin bir nevi aile hekimi gibi diş hekiminden de ortak hizmet almaları güven oluşturmada etkili olabilir mi?
Kesinlikle evet. Aile hekimi gerekli gördüğü vakayı uzman bir diş hekimine de yönlendirerek hastanın en ideal tedaviyi görmesini sağlayabilir.

Eskiden korku üzerine kurulan kültürün üyeleri olarak “Yaramazlık yaparsan seni dişçiye götürürüm” gibi söylemleri sık duyardık. Bunlarda bilinçaltında korkuya neden oluyor mu gözlemlerinize göre?
Oluyor. Bu söylentiler hastanın kulağının bir yerlerinde hep kalıyor, ta ki güvenebileceği bir hekimle karşılaşana dek.

Bu tür yanlış anlayışların gelişmesini önlemek bakımından ilk temasın, ilk randevunun önemi büyük olsa gerektir. İlk gelişleri sizde önemser misiniz?
Önemseriz. Çünkü hastayı kazanmanız ve uzun yıllar devam eden birlikteliğiniz o güne bağlıdır.

Daha sonraki seansları eğlenceli hale getirmek için geliştirdiğiniz ne gibi yöntemleriniz var?
Hastayı bir arkadaşına geliyormuşçasına, sıcak, ilgili, yakın, zaman zaman şakacı, muayene sırasında hafif bir müzik eşliğinde, hasta koltuğunda özellikle hasta çocuksa TV izleterek, film izleterek hastayı mümkün olan en az stresle işlemini tamamlayıp, tekrar 6 ay sonra kontrole gelmesini belirtip göndermeyi hedeflerim.

Hastalarınızın diş hekimi korkusunu yenmeleri konusunda psikologlara yönlendirdiğiniz vakalar oluyor mu?
Zaman zaman bu tarz desteklere pek çok meslektaşım da olduğu gibi kapalı, iletişim kurulamayan hastalarda bir psikolog desteği zorunludur.

Diş hekimi fobisi nedeniyle sizlerden kaçan kişiler ne gibi ağız ve diş sağlığı sorunları yaşıyorlar?
Çürükler, dişeti hastalıkları ki bu ilerde ciddi diş kayıplarına yol açabilir, diş taşları, gömük dişler, kırık resterasyonların yumuşak dokularda yol açacağı ağız içi yaralar gibi sorunlar yaşarlar.

Ağız ve diş sağlığı bilincini ülkemizde yeterli seviyede görüyor musunuz?
Maalesef göremiyorum. Her yıl Ekim Kasım aylarında diş hekimliği haftasına denk gelen zamanlarda değişik diş malzeme macun firmalarının düzenlediği ücretsiz diş muayene günleri ve çocuklarda sealant uygulamalarına yıllardır katılım o kadar az ki şaşırırsınız.

Peki artış olduğunu söyleyebiliriz değil mi?
Tabii eski yıllara göre iyi bir gülüşü isteyen, ağız hijyenine önem veren çok sayıda özellikle gencimiz var.

Bu bilinç ağız ve diş sağlığının önemini kavramaktan mı ileri geliyor yoksa güzel dişlere sahip olmak, güzel bir gülümsemeye sahip olmayı istemekten mi kaynaklanıyor?
Bence her ikisi de. Bir de hasta bilinçlendikçe konunun önemini anlıyor. Daha az sorun yaşamak istiyorsa dişlerine daha iyi bakıp, yıllık kontrollerini önemsiyor. Hasta sadece dişini fırçalayıp, diş ipi ile de ağzında iyi bir hijyen sağladığında daha az hekime gideceğini öğreniyor.

Ağız ve diş temizliği konusu yeterince bilinip önem veriyor mu sizce?
Ağız ve diş temizliği konusu son derece ihmal edilen bir konu. Sağlıksız bir ağzın sizi durgunlaştırdığını, kendinizi bitkin hissetmenize neden olduğunu, vücut savunmanızı zayıflattığını ve hastalıklara karşı direncimizi azalttığını biliyoruz.

Diş fırçasının yanlış kullanımından bahsedilir sıklıkla. Yanlış mı fırçalıyoruz dişleri?
Kesinlikle evet. Dişlerimizi genellikle ağzımız kapalı ve sağdan sola ya da tersi şeklinde fırçalıyoruz toplum olarak.

Dişler için yaygın yapılan en zararlı davranışlar nelerdir?
Ağrı olduğunda hekime gidişi geciktirme, son ana kadar bekleyip, gece ağrılarında kolonya aspirin ya da alkolle hastanın kendi kendini tedavisi, diş sıkma, gıcırdatma, sigara içme, diş taşlarının aşırı birikimi nedenli oluşan dişeti hastalıklarının ihmali.

Diş bakımında en çok neler ihmal ediliyor?
Diş bakımı düzenli diş fırçalanması ile mümkündür. Kişi günde iki kez iki dakika dişlerini fırçalamalı, fırçasını üç ayda bir yenilemelidir. Yurdum insanının bir de ağız hijyeninde fırçalama kadar önemli olan diş ipi kullanma alışkanlığı da hemen hemen yok gibidir. Yani fırça yenileme, iki dakikayı bulan fırçalama işlemi, diş ipi kullanımı ihmal edilenlerdir.
Top