Domuz Gribinden Korunmak İçin Çeşitli Tavsiyeler

03 Kas 2009
Posted by Arif

Yüz maskeleri ve N95 respiratörleri kullanmanın yeterli koruma sağlayacağı konusu kesin değildir. N95 respiratörlerinin çoğu 0.3 mic. büyüklüğündeki parçacıkların % 95 ini geçirmez. Ancak H1N1 virüsü yaklaşık 0.1 mic. büyüklüğündedir. Bu yüzden H1N1 e karşı N95 in koruyuculuğuna güvenmek, sivrisinek tellerinden yapılmış bir şemsiye ile yağmurdan korunmaya benzer...

Bu durumda kullanılan ilaç(İsmini veremiyorum) ; H1N1 virüsünü öldürmez ancak Virüsün doğal ömrü tamamlanıncaya kadar (1-2 hafta) daha fazla yayılıp çoğalmasını durdurarak zarar vermesini önler.

Ellerin sık sık yıkanması (Zaten bütün yetkili açıklamalarda önemle dile getiririliyor) “Elleri yüzünüzden uzak tutun. Yemek yeme ve banyo (yüz yıkama) zorunlu haller dışında ellerinizle yüzünüzün harhangi bir yerine dokunmaktan sakının.

Günde iki defa ılık tuzlu suyla gargara yapın (Eğer tuza güvenmiyorsanız anti bakteriyel gargara sıvısı kullanın). H1N1 boğaz ve burundaki uygun boşluklara girdikten 2 -3 gün sonra yayılıp,çoğalmaya ve karakteristik belirtilerini göstermeye başlar. Basit bir önlem olan gargara bu yayılmayı önler. Sağlam bir kişinin tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi, bir anlamda, hasta bir kişinin grip ilacı kullanarak ulaştığı etkinin aynısıdır. Bu nedenle, basit,ucuz ve etkili korunma sağlayan gargarayı mutlaka, aksatmadan uygulayın.

Burun deliklerini günde en az bir defa ılık tuzlu suyla temizleyin.Günde bir defa kuvvetli bir şekilde burnun çıkarılması, her iki burun deliğinin tuzlu suya batırılmış pamuk yumakları ile ovularak temizlenmesi virüs miktarının azaltılmasını sağlayan etkili bir önlemdir.

Doğal korunma gücünüzü C Vitamini açısından zengin olan narenciye ürünlerini tüketerek destekleyin/artırın. Eğer destekleyici olarak C Vitamini tabletleri kullanıyorsanız daha iyi emilme için bunların çinko içerenlerini kullanın.

Gelelim aşı konusuna;

Aşının hem gerekliliğine hem etkinliğine ve hem de yan etkilerine karşı ciddi endişeler var. Her şeyden önce domuz gribinin her yıl görülen olağan grip kadar öldürücü olmadığı ortaya çıktı. Olağan gripten her sene 250-500 bin kişi ölürken, domuz gribinden tüm dünyada ölen insan sayısı 1.500 kadar. Bir başka deyişle domuz gribinden ölüm ihtimali binde 4.

İkincisi domuz gribi aşınsın ne ölçüde koruyucu olacağı bu aşamada kesin olarak bilinmiyor. Domuz gribi ciddi bir mutasyona uğrarsa aşının etkinliği de o nispette azalacak ve hatta belki de tamamen etkisiz kalacak.

Üçüncüsü de domuz gribi aşısının çok ciddi yan etkileri olabileceği ileri sürülüyor. Bugün bu aşısının ülkemizde hiç dile getirilmeyen çok önemli bir sakıncasından bahsetmek istiyorum. Grip aşılarına tıp dilinde adjuvan adı verilen ve vücudun aşıya daha fazla tepki vermesini sağlayan maddeler ekleniyor. Alüminyum ve skualen bunlar içinde en çok kullanılanlar.

Aşılara adjuvan eklenmesi teorik olarak mantıklı, çünkü bu sayede kısa zamanda az sayıda virüsle aşı üretmek ve böylece de daha az virüs antijeni ile daha çok insanı aşılamak mümkün oluyor. Ancak bu işlemin çok tehlikeli yan etkileri var. Bu sebeple de Avrupa’ da üç çeşit aşıda skualen kullanılıyor olsa da Amerika’ da bu maddelerin aşılara eklenmesine kesinlikle müsaade edilmiyor. Oysa medyada domuz gribi aşısı üreten şirketlerin en az ikisinin hazırladıkları aşıda adjuvan kullanacakları haberleri yer aldı.

SKUALEN NEDİR?

Skualen aslında vücudumuz için yabancı bir madde değil. Karaciğerde yapılıyor ve kolesterol metabolizmasında da rolü var, sinir siteminde ve beyin dokusunda bulunuyor. Skualen ayrıca zeytinyağı, köpekbalığı karaciğeri ve birçok doğal besin desteğinde var olan ve antioksidan özelliklere sahip bir yağ molekülü. İsterseniz buna ‘iyi skualen’ diyelim.

Vücuda enjekte edilen skualenin ise karaciğerde sentez edilen veya besinlerle alınan skualen gibi faydalı değil, aksine oldukça zararlı olduğunu gösteren pek çok bilgi var. Bu yüzden isterseniz ona da ‘kötü skualen’ diyelim. İyi skualen ve kötü skualen arasındaki en önemli fark bunların insan vücuduna giriş yolları.

Skualen besinlerle sindirim sisteminden vücudumuza girerse hiçbir sorun olmuyor, ama bunun aşılarda olduğu gibi derialtına veya kas içine zerk edilmesi bağışıklık sistemini vücuttaki tüm skualene saldıracak şekilde harekete geçmesine yol açabiliyor. Bağışıklık sistemi vücutta sinir sisteminde tabii olarak bulunan ve sağlıklı bir hayat için elzem olan ‘iyi skualen’ de dâhil tüm skualen moleküllerini tahrip etmeye başlayabiliyor.

Körfez Savaşı’ na katılan sayısız Amerikalı askerde ortaya çıkan ve Körfez Savaşı Sendromu adıyla bilinen hastalığın da bu kişilere yapılan ve skualen ihtiva eden şarbon aşısından kaynaklanabileceği düşünülüyor. Körfez Savaşı Sendromu, vücudu tahrip eden oto-immun bir hastalık. Bu kişilerde eklem iltihabı, kas ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, vücuttaki kılların dökülmesi, iyileşmeyen deri yaraları, hafıza kaybı, sara nöbetleri, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi, ateş ve daha pek çok rahatsızlık gelişiyor. Burada vurgulanması gereken çok önemli bir şey de bu hastalığın çok müphem belirtilerle başlayıp uzun bir sürede (yıllar içinde) gelişmesi. Bu sebeple de skualenin birkaç haftalık dönemde herhangi bir yan etki göstermemesi onun güvenilir olduğunun bir kanıtı değil.

Tavşanlarda yapılan araştırmalarda da tek bir kez zerk edilen skualenin bile oto-immun bir hastalık olan romatoit artrite sebep olduğunun belirlenmesi de bunu destekleyen bir başka kanıt. Her yüz yılın bir felaket getiren hastalığı mutlaka olmuştur. Şimdi Domuz Gribi tufanı oluşmakta.Tabii ki bunun tedavi yöntemleri önem kazanmakta. Bu da ilaç firmalarına yeni imkanlar sağlamakta.. Günümüzde her şeyi kar ve rant uğruna yapabilecek bir düzen kurulduğundan acaba bu da insanların üzerinde oynanan bir kumar mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum doğrusu!!! Domuz gribinin laboratuarda biyolojik silah olarak üretildiğini ve insanlığın başına bela edildiğini düşünenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil!. Şu an için 500 bin doz aşımız geldi. Bunun devamı da olacak. Haberleri takip ederken aklıma gelen birkaç soruyu paylaşmak isterim.

Aşı hangi firmadan alınıyor ve firma nasıl, neye göre belirlendi? Bunun için kaç lira ödenecek?

Sağlık Bakanlığı’ nın ısmarladığı aşıda Amerika’ da yasak olan bu adjuvan madde (skualen) var mı?

-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta-

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <center> <big> <code> <ul> <ol> <li> <dl> <font> <img> <b> <dt> <dd>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimlendirme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi


Son yorumlar