warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

kanser tedavisi

Bilim insanları, kanserin de kendi kök hücreleri olduğunu doğruladı. Gelişme, tümörün bir daha ortaya çıkmaması için tedavi sırasında bu kök hücrelerin hedef alınması açısından son derece önemli.

"Nature" ve "Science" dergilerinde yayımlanan 3 ayrı araştırma, tümörlerin yeniden ortaya çıkmasına kanserin kendi kök hücrelerinin neden olduğunu gösterdi.

Kanser araştırmalarındaki en önemli tartışmalardan birine son noktayı koyan keşfin, kanser tedavisinde ve hatta kansere çare bulunmasında önemli ilerlemelere yol açması bekleniyor.

Daha önce kanserin kendi kök hücrelerine sahip olduğu doğrulanamamıştı.

Doktorların çeşitli tedavi yöntemleri ile tümörü küçültmesine rağmen tümörlerin tekrar nasıl ortaya çıktığını araştıran bilim insanları, fareler üzerinde yaptıkları deneylerde tümörden geriye kalan ve kanserin kök hücreleri olarak bilinen birkaç hücrenin tümörün tedaviden sonra tekrar ortaya çıkmasına neden olduğunu ortaya çıkardı.

Posted by süreyya

KANSER NEDİR?
Kısaca vücut hücrelerinin isyanı olarak nitelendirilebilecen kansere sebep olan olay (normalde) bölünerek çoğalan ve bir görevi olan hücrelerin yerine yine bölünerek çoğalan fakat bir görevi olmayan hücrelerin oluşması olarak açıklanabilir. Bu hücreler zamanla (genelde) etrafındaki normal hücreleri sıkıştırarak büyümeye başlarlar. Bir yerde büyüyen tümör ameliyatla çıkarılabilir veya başka şekilde (fizyoterapi ile) tedavi edilebilir. Fakat bu hücreler kan dolaşımı veya lenf kanallarını yırtarak dolaşıma girerse vücudun başka yerlerinde de ortaya çıkabilir (“Sıçrama” denilen olgu). Kanser hücresinde gelişme çabuk olur ve hücrelerin artmasıyla ortaya gelen tümör, içinde geliştiği organı tahrip eder. Genelde görülen kanserin tıbbi açıklaması budur.

ÇÖZÜM NE OLABİLİR?

Posted by süreyya

Dozun dikkatli bir şekilde ayarlanması ile yüksek enerji veren radyasyon kanser hücrelerini öldürmede kullanılabilir. Radyasyon terapisi kanserli hastaların yaklaşık yarısında ya tedavinin bir parçasıdır, ya da tek. tedavi biçimidir. Radyasyon terapisine; radyoterapi, ışın tedavisi, kobalt tedavisi veya şualama denir. Bu türden bir tedavi şekli yalnızca radyasyon alabilecek alanlarda ortaya çıkan kanser hücreleri için etkilidir.

Radyasyon, cerrahi müdahaleden önce kanserli bir tümörün küçültülmesi için, cerrahi müdahaleden sonra geriye kalan kanser hücrelerinin büyümesinin durdurulması veya anti-kanser ilaçlan ile ölümcül bir durumda olan bir tümörün ortadan kaldırılması için kullanılabilir. Radyasyon özellikle lenf düğümleri veya ses tellerindeki habis tümörler gibi belli lokalize kanser çeşitlerinin tedavisinde etkilidir.

Cerrahi müdahaleye benzer olarak radyasyon da, eğer kanser tüm vücuda yayılmışsa veya radyasyonun giderilebileceği alan dışındaysa tedavi edici niteliğe sahip değildir. Ancak tedavi muhtemel olmasa bile radyasyon terapisi yine de kullanılabilir. Çünkü tümörleri küçülterek neden oldukları basınç ve ağrıyı azaltabilirler veya kanamayı durdurabilirler.

Posted by süreyya

Eğer cerrahi müdahale veya radyasyon ile dokuların tedavisi mümkün değilse, kemoterapi denilen bir yaklaşımı kullanarak antikanser ilaçlarının kullanıldığı bir tedavi uygun olabilir. Hodgkin hastalığı, çocuklarda lösemi, veya testislerde kanser gibi bazı kanser çeşitlerinde, kanser çok fazla yayılmış olsa bile kemoterapi tedavi edici niteliğe sahip olabilir. Kanserin tedavi edilemez olduğu diğer durumlarda, kemoterapi şikayetleri ortadan kaldırabilir ve hastanın yaşam düzeyini iyileştirebilir.

Kanser kemoterapisi her zaman tek bir ilacın kullanılması anlamına gelmez. Kombinasyon terapisi kanser hücrelerini öldürmek için bir grup ilacın birlikte verilmesini içerir. Eğer antikanser ilaçları cerrahi bir müdahale veya radyasyon tedavisinden sonra varlığını sürdüren kanser hücrelerinin yok edilmesi için kullanılırsa buna adjuvan kemoterapi denir. Adjuvan latincede yardımcı anlamına gelir. Adjuvan kemoterapi genellikle koltuk altındaki lenf düğümlerine yayılan ve ilk cerrahi müdahale sırasında fark edilen göğüs kanseri gibi kanserlerde önleyici bir tedbir olarak kullanılır.

Posted by süreyya

Vücuttaki immün sistem (bağışıklık sistemi), yabancı madde olarak adlandırılan maddelere karşı denetleyici bir sistem olarak hareket eder. Örneğin ilgisiz bir organ bağışçısından nakledilen bir organın varlığına verilen immün yanıt, bu organın reddedilmesi şeklinde olabilir.

Kanser hücreleri de yabancı olarak kabul edilirler. Yıllardan bu yana araştırmacılar kanser hücrelerine karşı doğal immün reaksiyonu artırmaya çalışmaktadırlar. Böylesi bir metod bir tedavi metodu olarak kullanıldığında, bu tekniğe immünoterapi denir.

Beyaz kan hücreleri (antikor) tarafından normal olarak üretilen ve lenfokinler olarak bilinen biyolojik aktif maddelerin kullanımı immünoterapiye dahildir. En iyi kanıtlanmış olan immünoterapi aktif maddesi, viral bir enfeksiyona cevap olarak vücut tarafından üretilen interferondur.

Posted by süreyya

Cerrahi müdahale uzun zamandan beri kanser tedavisinin temelini oluşturmuştur. Cerrahi müdahalenin hedefleri değişiktir. Cerrahi müdahale kanserin ölümcül olup olmadığının belirlenmesi, kanserli bir kitlenin vücuttan alınması veya kötü huylu (ölümcül) hücrelerin vücudun diğer taraflarına yayılıp yayılmadığmın öğrenilmesi için yapılabilir.

Bazen cerrahi bir müdahale bağırsaklar veya safra kesesi kanallarındaki bir tıkanmanın ortadan kaldırılması şeklinde olur.

Bazen de, kanserli tümöral kitlenin hepsinin alınması mümkün değilse, doktorun kemoterapi veya radyasyon terapisini daha etkili hale getirmek için bu kitlenin mümkün olduğunca fazla bölümünü alması şeklinde olur.

Posted by süreyya

Karaciğerin primer (kendine has) malign (kötü huylu) tümörleri, bir başka deyişle kanserleri şunlardır: Hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiosellüler karsinom, hepatokolanjiokarsinom, hepatoblastom, anjiosarkom, epiteloid hemanjioepitelioma ve diğer sarkomlar (leiomyosarkom, rabdomyosarkom, indiferansiye embriyonel sarkom). Karaciğer kanserlerinin tümüne yakınını hepatosellüler karsinom (HSK) ve intrahepatik kolanjiosellüler karsinom oluşturur.

1- Hepatosellüler Karsinom (HSK) :

Karaciğerin en sık (%75) rastlanan primer tümörüdür. Diğer adı hepatomadır. Erkeklerde kadınlardan 5 misli daha fazla görülür. En sık 40-60 yaşlardadır. Kısacası en fazla orta yaş erkeklerde görülür. Dünyada en fazla Güneydoğu Asya ve Güney Afrika'da görülür. ABD'de ise seyrektir; tüm kanserlerin ancak %2,5'udur.

Posted by süreyya

Kanser, yayılma gösteren ve ölümcül olabilen bir hastalıktır. Kanserin 100'den fazla tipi vardır ve vücudun her bölümünü etkileyebilir. ABD'de kalp hastalığından sonra en sık rastlanan ikinci ölüm nedenidir ve üç kişiden birini etkiler.

Kanser tanısı konulduğunda, kanserin tipine, vücuttaki yerine, hastalığın yayılmasına ve hastanın yaşıyla genel sağlık durumuna bağlı olarak tedavi seçeneği belirlenir. Kanseri etkili biçimde tedavi etmek ya da belirli semptomları ya da yan etkileri ortadan kaldırmak için bazı tedaviler bir arada uygulanır.

Araştırmacılar, farklı hasta gruplarını tedavi edebilmek için en etkili tedavi kombinasyonları üzerinde çalışıyorlar. Yapılan çalışmalarda, beyne yayılmış kanserin çıkartılması için yapılan ameliyattan hemen sonra radyasyon tedavisi uygulanan hastalann, hemen radyasyon tedavisi uygulanmayanlara göre daha iyi durumda olduğu gösterildi.

KANSERİN NEDENİ:

Posted by YaSemin

Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti

Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.

Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?

Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.

Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri

Posted by lâle

Akciğerde başlayan kanserler iki ayrı tipe ayrılırlar. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri ve küçük hücreli akciğer kanseri. Bu kanserlerin birbirinden ayırımı, hücrelerin mikroskoptaki görüntülerine göre yapılır. Her iki tip kanserde değişik şekillerde gelişip yayılır ve tedavi edilirler.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri

Küçük hücreli akciğer kanserlerinden daha yaygındır ve genel olarak daha yavaş gelişir ve yayılırlar. Bu kanserin 3 ana tipi vardır:Bu tipler arasında tedavi ve yaşam süresi açısından fark yoktur.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

Bu kansere bazen de yulaf yulaf hücresi kanseride de denir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserine göre daha az yaygındır. Bu tipdeki kanserler daha hızlı gelişir ve vücudun diğer organlarına yayılması da daha fazladır.

Akciğerlerde başlayan kanserler 2 tipe ayrılırlar. Mikroskop altında hücrelerin görüntüsüne göre küçük olmayan hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli akciğer kanseri. Her tip akciğer kanseri farklı şekilde büyür, gelişir ve tedavi edilir.

Akciğer Kanserinde Risk Elementleri

Posted by Arif

Kanserli hücrelerin tahrip edilmesi için iyonize radyasyonun kullanılmasına radyoterapi denir. Günümüzde bir çok kanserin tedavisinde radyoterapi kullanılmaktadır. Her ne kadar tedavide güvenilirlikle kullanılsa da tüm tedavi alternatiflerinde olduğu gibi radyoterapinin de yan etkileri vardır.

Bu bölümde radyasyon tedavisi ve yan etkileri hakkında bazı bilgileri hastaya aktarmak, böylelikle hastanın tedaviye uyumunu artırmak amaçlanmaktadır.

KANSER NEDİR ?

Posted by Arif

Kanser artık geçmişten daha fazla bir sıklıkla iyileşebilmektedir. Bilgimizin genişlemesi ve kanserin biyolojisini anlayabilmemiz nedeniyle tam bir iyileşme ve yaşamın uzatılması olasılığı sürekli olarak gelişme kaydetmektedir. Sonuç olarak kanser hücrelerini öldüren yeni tedaviler geliştirilmektedir. Bu tedaviler daha etkin olmakla kalmayıp daha da emniyetli olmaktadırlar.

Ağrının kontrol altına alınması da yıllar geçtikçe daha geliştirilmekte ve hatta ölümcül derecede hasta olan kanserli kişilerin ağrıları bile azaltılabilmektedir. Bundan sonraki sayfalarda şu anda varolan tedavileri, uygun bakımın nasıl yapılacağı konularını ve kanserle birlikte yaşamak ve kanserle mücadele etmek ve tedavisindeki anahtar hususları açıklamaktayız.

Kanser Tedavisi

İki ayrı vakadaki kanser tedavi yöntemi birbirinin aynı olamaz. Kanserli olan her bir şahsın kendine özgü bir durumu vardır. Ancak kanserli olan bir çok insana uygulanabilen temel tedaviler benzerdir. Bunlar cerrahi müdahale, radyasyon terapisi ve kemoterapidir.

Posted by Arif

Bugün hemen her ülkede, hiçbir bilimsel temeli olmayan ve araştırmalara kapalı yöntemlerle kanserde şifa sağladığını iddia eden kişiler bulunduğunu üzülerek itiraf etmek gerekiyor. Uluslararası Kanserle Savaş Birliği'nin açıklamasına göre, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde dahi kanser hastalarının %50 kadarının etkinliği kanıtlanmamış yöntemleri kullandıkları sanılıyor. Bu yöntemler bilimsel yöntemlerin yerine veya onlara ek olarak kullanılıyor ve bu uygulamalar çok defa doktorların bilgisi dışında yapılıyor.

Kimler nasıl sunuyor?

Kanıtlanmamış yöntemlerle ilgili bilgiler meslekten olmayan kişilerce, ve ender de olsa, maalesef doktorlar hatta tanınmış ve saygın bilim adamları tarafından bilim dışı bir tavırla benzer şekilde topluma sunulmaktadır.
Bu tür kanıtlanmamış yöntemler, gündelik yazılı ve görsel medyada da oldukça sık gündeme getirilerek, hemen her kanser hastası veya hiç olmazsa ailesi ve çevre arkadaşları bunları okuyup izlemekte ve etki altında kalmaktadır.

Ne iddia ediyorlar?

*doğal ürünleri uyguladıklarını,
*ürünlerinin yan etkilerinin olmadığını,
*bu ürünlerin hastanın savunma mekanizmalarını harekete geçirdiğini,

Posted by Arif

Kanser tedavilerini Klasik Kanser Tedavisi ve Alternatif Kanser Tedavisi olarak iki ayrı guruba ayırtmak mümkündür. Klasik Kanser Tedavi yöntemlerinin yetersiz kalmasından dolayı dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kanser hastalarının yarısından çoğu Alternatif Kanser Tedavisi metotlarına başvurmaktadırlar. Kanser tedavi yöntemlerini aşağıdaki gibi başlıklar halinde sıralamak mümkündür.

Klasik Kanser Tedavisi

Cerrahi Kanser Tedavi:

Kanser hücrelerinin büyüme sebebi DNA hasarıdır. Normalde vücut bu hasarı tamir edebilirken, kanser hücrelerindeki hasarı onaramamaktadır. Kanser genellikle solid dediğimiz kitle formasyonundadır. Lösemi gibi bazı kanserler tümör formunda değildir. Tümörlerin tamamı kanser değildir, bu tümörler çok nadir istisnalar dışında vücutta başka yerlere yayılmazlar (metastaz) ve hayatı tehdit etmezler. Cerrahi Kanser Tedavisinde ana prensip kitlesel formasyondaki kanserli dokunun, cerrahi yöntemlerle çıkarılıp, kanserli bölgenin temizlenmesidir.

Işın Tedavisi (Radyoterapi):

Posted by Arif

Dozun dikkatli bir şekilde ayarlanması ile yüksek enerji veren radyasyon kanser hücrelerini öldürmede kullanılabilir. Radyasyon terapisi kanserli hastaların yaklaşık yarısında ya tedavinin bir parçasıdır, ya da tek. tedavi biçimidir. Radyasyon terapisine; radyoterapi, ışın tedavisi, kobalt tedavisi veya şualama denir. Bu türden bir tedavi şekli yalnızca radyasyon alabilecek alanlarda ortaya çıkan kanser hücreleri için etkilidir.

Radyasyon, cerrahi müdahaleden önce kanserli bir tümörün küçültülmesi için, cerrahi müdahaleden sonra geriye kalan kanser hücrelerinin büyümesinin durdurulması veya anti-kanser ilaçlan ile ölümcül bir durumda olan bir tümörün ortadan kaldırılması için kullanılabilir. Radyasyon özellikle lenf düğümleri veya ses tellerindeki habis tümörler gibi belli lokalize kanser çeşitlerinin tedavisinde etkilidir.

Cerrahi müdahaleye benzer olarak radyasyon da, eğer kanser tüm vücuda yayılmışsa veya radyasyonun giderilebileceği alan dışındaysa tedavi edici niteliğe sahip değildir. Ancak tedavi muhtemel olmasa bile radyasyon terapisi yine de kullanılabilir. Çünkü tümörleri küçülterek neden oldukları basınç ve ağrıyı azaltabilirler veya kanamayı durdurabilirler.

Posted by Arif

Eğer cerrahi müdahale veya radyasyon ile dokuların tedavisi mümkün değilse, kemoterapi denilen bir yaklaşımı kullanarak antikanser ilaçlarının kullanıldığı bir tedavi uygun olabilir. Hodgkin hastalığı, çocuklarda lösemi, veya testislerde kanser gibi bazı kanser çeşitlerinde, kanser çok fazla yayılmış olsa bile kemoterapi tedavi edici niteliğe sahip olabilir. Kanserin tedavi edilemez olduğu diğer durumlarda, kemoterapi şikayetleri ortadan kaldırabilir ve hastanın yaşam düzeyini iyileştirebilir.

Kanser kemoterapisi her zaman tek bir ilacın kullanılması anlamına gelmez. Kombinasyon terapisi kanser hücrelerini öldürmek için bir grup ilacın birlikte verilmesini içerir. Eğer antikanser ilaçları cerrahi bir müdahale veya radyasyon tedavisinden sonra varlığını sürdüren kanser hücrelerinin yok edilmesi için kullanılırsa buna adjuvan kemoterapi denir. Adjuvan latincede yardımcı anlamına gelir. Adjuvan kemoterapi genellikle koltuk altındaki lenf düğümlerine yayılan ve ilk cerrahi müdahale sırasında fark edilen göğüs kanseri gibi kanserlerde önleyici bir tedbir olarak kullanılır.

Posted by Arif

Vücuttaki immün sistem (bağışıklık sistemi), yabancı madde olarak adlandırılan maddelere karşı denetleyici bir sistem olarak hareket eder. Örneğin ilgisiz bir organ bağışçısından nakledilen bir organın varlığına verilen immün yanıt, bu organın reddedilmesi şeklinde olabilir.

Kanser hücreleri de yabancı olarak kabul edilirler. Yıllardan bu yana araştırmacılar kanser hücrelerine karşı doğal immün reaksiyonu artırmaya çalışmaktadırlar. Böylesi bir metod bir tedavi metodu olarak kullanıldığında, bu tekniğe immünoterapi denir.

Beyaz kan hücreleri (antikor) tarafından normal olarak üretilen ve lenfokinler olarak bilinen biyolojik aktif maddelerin kullanımı immünoterapiye dahildir. En iyi kanıtlanmış olan immünoterapi aktif maddesi, viral bir enfeksiyona cevap olarak vücut tarafından üretilen interferondur.

Posted by Arif

Cerrahi müdahale uzun zamandan beri kanser tedavisinin temelini oluşturmuştur. Cerrahi müdahalenin hedefleri değişiktir. Cerrahi müdahale kanserin ölümcül olup olmadığının belirlenmesi, kanserli bir kitlenin vücuttan alınması veya kötü huylu (ölümcül) hücrelerin vücudun diğer taraflarına yayılıp yayılmadığmın öğrenilmesi için yapılabilir.

Bazen cerrahi bir müdahale bağırsaklar veya safra kesesi kanallarındaki bir tıkanmanın ortadan kaldırılması şeklinde olur.

Bazen de, kanserli tümöral kitlenin hepsinin alınması mümkün değilse, doktorun kemoterapi veya radyasyon terapisini daha etkili hale getirmek için bu kitlenin mümkün olduğunca fazla bölümünü alması şeklinde olur.


Son yorumlar