ihya.org

müslüman bilim adamları

Uluğ Bey



Timur' un Torunu. Unvanı: Mugisiddin Mirza. Asıl adı: Torazan Mehmet olmakla birlikte Uluğ Bey diye ünlenmiştir. Şahruh oğlu. Sultaniye' de(günümüz İran’ı) 1393' te doğdu. Çok genç yaşta yönetim işleriyle uğraşmaya başladı. Uluğ Bey’in matematikteki ve astronomideki başarılarıyla ilgilenmemize karşın,onun yaşamındaki önemli etkisini anlayabilmemiz için bölgenin tarihine kısaca göz atmalıyız. Dedesi Timur, bugünkü Özbekistan’ın Transoksanya’da yaşayan bir Moğol kabilesi olan Türki-Barlas aşiretinden gelmektedir. Timur, birçok Türk-Moğol kabilesini (aşiretini) önderliği altında birleştirdi ve bugün İran,Irak ve Türkiye’nin doğusunu içine alan bir bölgeyi süvari okçulardan oluşan ordularıyla fethe koyuldu. torunu Uluğ Beyin doğumundan kısa bir süre sonra Hindistan’ı işgal etti ve 1399'da Delhi'nin denetimini ele geçirdi. Timur 1399-1402 arasında Suriye'deki Mısırlı Memluklular ve Ankara yakınlarındaki bir savaşta Osmanlılar üzerinde zafer kazanarak imparatorluğunu batıya doğru genişletmeye devam etti. Timur 1405'te Çin’e doğru giderken ordularının başında öldü.

Sabit Bin Kurra



Sâbit b. Kurra, Emevî halifesi Me'mun'a danışmanlık yapmış ve huzurundaki tartışmalara katılmış, verimli ve nitelikli bir bilim adamıdır.

Sabiî bir ailenin çocuğu olarak Harran'da doğan (d.821) Sâbit b. Kurra (ö.901), gençlik yıllarında sarraflık mesleği ile uğraştı. Bu yıllarda nasıl olduğu tam olarak bilinmeyen bir biçimde Arapça, Yunanca, Süryanice ve Rumca'yı çok iyi bir biçimde öğrendi. Aykırı düşünceleri sebebiyle Sabiîler ile anlaşmazlık içerisine giren Sâbit, Bağdat'a gelirken yolda daha sonraları mekanik ve matematik konularında önemli eserleri kaleme alacak olan Benî Musa ailesinin üç oğlundan Muhammed b. Musa (ö.873) ile karşılaştı. Sâbit b. Kurra ile konuşan ondaki yeteneklerin farkına varan Muhammed, Beytü'l-Hikme'deki çeviri faaliyetlerine katılmayı teklif etti. Böylece Sâbit, Bağdat'ta bir müddet sonra Halife el-Mutezid'in (saltanatı: 892-902) huzuruna çıktı.

Ömer El-Hayyam



Gıyasettin Ebu'l-Feth Bin İbrahim El-Hayyam, İS. 1044 civarında (1038 ila 1048 civarı) Horasan'ın başkenti Nişabur'da doğdu. İranlı matematikçi, astronom (gök bilimci), filozof, hekim ve şair. Yaygın olarak Ömer Hayyam olarak bilinir. Hayyam çadırcı anlamına gelir, ve genellikle İranlı olarak düşünülmesine rağmen, aynı zamanda İran'da yerleşmiş olabilecek Arap asıllı Hayyami aşiretine ait olabileceği de ileri sürülmektedir. Eğitimini Nişabur'da aldığı ve orada yaşadığı ve yaşamının çoğunu Semerkand'da geçirdiği gerçeği haricinde, yaşamının ilk yılları hakkında çok az şey bilinmektedir. Nizam'ül-Mülk Tusi'nin çağdaşıdır. Mevcut fırsatların aksine, Kralın sarayında görevlendirilmeyi istememiş ve ilim arayışına adanmış sakin bir yaşam sürdü. Daha ileri düzeyde çalışmak ve oradaki alimlerle görüş alış verişinde bulunmak için Semerkand, Buhara, Belh ve İsfahan gibi büyük ilim merkezlerine seyahat etti. Semerkand'da iken, bir ruhani olan, Ebu Tahir tarafından himaye edildi. 1123-24'te Nişabur'da öldü.

İbnü'n Nefis



Tam adı İbnü’n-Nefis Alaaddin Ebu’l-A’lâ Ali ibn Ebi’l-Hazm el-Kureşî ed-Dımeşkîdir. 1210-88 yılları arasında yaşamıştır. Şam’da dünyaya gelen İbnü’n-Nefîs, Nureddin Zengi tarafından 12. yüzyılda kurulan hastanede (el-Bimaristan en-Nuri) tıp ilmini öğrendi. İlk hocası Abdurrahim ibn Ali el-Dahvar’ın yanında tıp eğitimini tamamladı ve Kahire’ye yerleşti. Nâsırî Hastanesinde vazife yaptı ve birçok talebe yetiştirdi. Talebeleri içinde en meşhur olanı, cerrahlıkla ilgili bir eser yazan İbnü’ l-Kuff tur. İbnü’n-Nefîs, fâkih olarak Kahire Mansuriye Medresesi’nde ders vermiş, ayrıca gramer, mantık ve felsefe ile de meşgul olmuştur. İbnü’n-Nefîs’in eserleri arasında en çok tanınanı Mu’cez olup İbnü’s-Sina’nın Kanun’unun bir çeşit özetidir. En büyük keşfi ise akciğer dolaşımını bulmasıdır.

İLMÎ HAYATI

İbn-i Sina

align=>

Ebu Ali El-Hüseyin ibn Abdullah İbn Sina İS. 980'de Buhara yakınındaki Afşana'da doğmuştur. Genç Bu Ali ilk öğrenimi Buhara'da almış ve on yaşında Kuran ve çeşitli bilimleri okuma konusunda çok biligili olmuştur. Felsefe okumaya Yunanca, Müslüman ve bu konudaki diğer kitapları okuyarak başladı ve zamanın ünlü filozofu Ebu Abdullah Natili'den mantık ve bazı diğer konuları öğrendi. Ünü daha genç iken, tıp alanında uzaklara kadar yayılan bir uzmanlık derecesine ulaştı. 17 yaşında, Buhara kralı, Nuh İbn Mansur'u bütün ünlü hekimlerin ümidini kestiği bir hastalıktan iyileştirmede şanslı idi. Bu tedavisi üzerine, Kral onu ödüllendirmek istedi, fakat genç hekim sadece eşsiz bir şekilde istiflenmiş kütüphanesini kullanmak için izin istedi.

İbn-i Rüşt

align=>

İbn-i Rüşt (1126 - 10 Aralık 1198) Endülüslü-Arap felsefeci ve hekim, bir felsefe, fıkıh, matematik ve tıp alimi. Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü. Künyesi Ebû El-Velid Muhammed Bin Ahmed Bin Muhammed Bin Ahmed Bin Ahmed Bin Rüşd. Batı dillerinde adı Averroes olarak geçer.

Hayatı
İbn-i Rüşt, Maliki mezhebinden fakihler yetiştirmiş bir aileden gelir; dedesi Ebu El-Velid Muhammed (ö. 1126) Murabıtlar hanedanının Kurtuba'daki en yüksek dereceli hakimiydi. Babası Ebu El-Kasım Ahmed, aynı makamı Muvahhidler'in 1146'daki hakimiyetine kadar işgal etti.

Yusuf el-Mansur'un veziri İbn Tufeyl (Batı'da bilinen adıyla Abubacer) tarafından sarayla ve büyük İslam hekimlerinden, sonradan arkadaşı olacak İbn Zuhr (Avenzoar) ile tanıştırıldı. 1160'ta Sevilla kadısı oldu ve hizmeti boyunca Sevilla, Kurtuba ve Fas'ta birçok davaya baktı.

Aristo'nun eserlerine şerhler ve bir tıp ansiklopedisi yazdı . Eserlerini 1200lerde, Yakob Anatoli Arapça'dan İbranice'ye tercüme etti.

İbn Zühr



Ebu Mervan Abdülmelik İbn Zühr, MS. 1091(civarı)'de İşbiliye'de (Seville) doğmuştur. Eğitimini tamamladıktan ve tıpta uzmanlaştıktan sonra, Almoravides (El-Murabatun)'un hizmetine girdi, fakat El-Mohad (El-Muvahadun) tarafından yenilmesinden sonra, ilk Müvahid hükümdarı olan Abdü'l-Mümin'in emrinde hizmet vermiştir. MS. 1161 ya da 1162'de İşbiliye'de ölmüştür. George Sarton tarafından teyit edildiği gibi, bir Yahudi değil, muhafazakar bir Müslüman'dır.

İbn Zühr İslamın altın çağının en büyük hekimlerinden ve klinikçilerinden biridir ve bazı tarihçiler tarafından bunların en büyüğü olarak bile kabul edilir. O çağın Müslüman alimlerinin genel uygulamasının aksine, eserlerini sadece bir alanla sınırlamıştır: Tıp. Bu da onun sonsuz üne sahip eserler üretmesinin sağlamıştır.

El-Zehravi



Ebu'l Kasım Halef İbn el-Abbas el-Zehravi (batıda Albucasis olarak bilinir) MS. 936'da Kutuba (Cordoba)'nın yakınlarındaki Zehra'da doğmuştur. İslam çağının en tanınmış cerrahlarından biri olmuştur ve İspaya Kralı El-Hakem'e hekimlik yapmıştır. Zengin anlamlı özgün katkıları ile dolu uzun bir tıbbi kariyerden sonra, 1013'te öldü.

Tıp bilimini farklı yönlerini kapsayan otuz ciltten oluşan El-Tasrif isimli onun ünlü Tıbbi Ansiklopedisi için olduğu gibi cerrahideki ilk ve özgün büyük buluşları sebebiyle de iyi tanınmaktadır. Bu serinin daha önemli bölümü, dağlama, mesaneden taş atılması, hayvanların incelenmesi, ebelik, kan durdurucu maddeler ve göz, kulak ve boğaz cerrahisi dahil onun tarafından gerçekleştirilen operasyonları esas alarak cerrahi tedavilerin çeşitli yönlerini tanımlayan, cerrahi üzerine üç kitaptan oluşmaktadır. Ölü ceninin atılması ve ampütasyon dahil, birkaç hassas operasyonu mükemmelleştirmiştir.

El-Razi



Ebubekir Muhammed İbn Zekeriya el-Razi İran'da , Rey'de doğmuştur. İlk olarak, müzikle ilgilenmiş fakat daha sonra tıp ve diğer konuları eski Yunan, Fars ve Hint sistemlerinde iyi bir üstat olan Huneyn İbn İshak'tan tıp da öğrendi. Ünlü Muktadari Hastanesi'nde edindiği pratik deneyimi onun tıp matematik, astronomi, kimya ve felsefe öğrendi. Ali İbn Rabban himayesinde mesleğini seçmesinde yardımcı oldu. Erken bir yaşta, tıp ve kimyada bir uzman olarak yüksek bir mevki kazandı, öyle ki hastalar ve öğrenciler Asya'nın uzak bölümlerinden insanlar ona geliyorlardı.

El-Maverdi

align=>

Ebu'l Hasan Ali İbn Muhammed İbn Habib el-Maverdi MS. 972'de Basra'da doğdu. Temel eğitimini tamamladıktan sonra, ilk olarak hukukçu Ebu'l-Vahit el-Simari'den Fıkıh (İslam kamu hukuku) öğrendiği Basra'da öğrenim gördü. Sonra Şeyh Abdülhamid ve Abdullah el-Baki himayesinde ileri çalışmaları için Bağdat'a gitti. Kamu hukuk, ahlak, siyaset bilim ve edebiyat alanındaki uzmanlığı ona saygın bir kariyer sağlamada çok yararlı oldu. Kadı (Hakim) olarak ilk tayin edilmesinden sonra, giderek daha yüksek memuriyetlere terfi ettirildi ve sonunda Bağdat'ta Baş kadılığa terfi etti. Abbasi Halifesi El-Kaim bi Emrullah onu gezici büyükelçisi olarak atadı ve özel görevlerin başkanı olarak bir çok ülkeye gönderdi. Bu sıfatla, Abbasi Halifeliğinin çöküşü ve Büveyiler ve Selçukluların artan güçleri arasında uyumlu ilişkiler tesis etmede bir anahtar rol oynadı. Zamanın bir çok Sultanından zengin hediyeler ve övgüler aldı. Büveyhiler tarafından ele geçirildiğinde halen Bağdat'taydı.

El-Maverdi MS. 1058'de öldü.

El-Kindi



Ebu Yusuf Yakup İshak El-Kindi İS. 800 civarında Kufe'de doğdu. Babası Harun el-Reşit'in bir memuru idi. El-Kindi; el-Memun, el-Mutasım ve el-Mütevekkil'in bir çağdaşı idi ve büyük ölçüde Bağdat'ta yetişti. Mütevekkil tarafından resmi olarak bir hattat olarak görevlendirildi. Onun felsefi görüşlerinden dolayı, Mütevekkil ona sinirlendi ve bütün kitaplarına el koydu. Ancak, bunlar sonradan iade edildi. El-Mutamid'in hükümdarlığı esnasında 873'te öldü.

El-Kindi, bir filozof, matematikçi, fizikçi, astronom, hekim, coğrafyacı ve hatta müzikte bir uzman idi. Onun bu alanların tamamına özgün katkılar yapmış olması şaşırtıcıdır. Eserlerinden dolayı, Arapların Filozofu olarak bilinir.

Matematikte, sayı sistemi üzerine dört kitap yazmıştır ve modern aritmetiğin büyük bir bölümünün kuruluşunu hazırlamıştır. Arap sayılar sisteminin büyük ölçüde el-Harizmi tarafından geliştirilmiş olduğundan şüphe yoktur, ancak El-Kindi de bu konu üzerine zengin katkılarda bulunmuştur. Aynı zamanda, astronomi ile ilgili çalışmalarında yardım etmesi için küresel geometriye de katkıda bulunmuştur.

El-Hazen (Ebu Cafer)

Doğumu : 900 civarı, Horasan (Doğu İran)
Ölümü : 971 civarı, muhtemelen Rey

Asıl adından çok Ebu Cafer adıyla ünlenmiştir. Biruni,bunun adına bir de Muhammed b.al-Husayn da ekler.Ebu Cafer El-Hazin hem astronomi hem de sayı teorisi üzerine çalışmış olabilir ya da aynı dönem civarında biri astronomi üzerine biri de sayı teorisi üzerine çalışan iki ayrı matematikçi vardı. Bu makale için El-Hazin'in her iki konu üzerinde de çalışmış olduğunu farz edeceğiz. Hangi durumun doğru olduğunu söylemek imkansız gibi görünmektedir.

El-Hazin'in ailesi, güneybatı Arabistan'da bir krallık olan, Seba'dan gelmekteydi. Belki de Kral Süleyman ve Şeba Kraliçesinin Mukaddes kitaptaki hikayesinden Şeba olarak daha iyi bilinir. İslam kültürünün bir onuncu yüzyıl tetkiki olan, Fihrist , Fihrist'te, Doğu İran'daki Horasan'dan gelen anlamına gelen el-Horasani olarak tanımlanır.

El-Harizmi (Harezmi)

align=>

Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa el-Harizmi, Aral denizinin güneyindeki Harezm (Hive)'de doğmuştur. Ailesinin Bağdat'ın güneyinde bir yere göç ettikleri gerçeği dışında, yaşamının ilk devreleri hakkında çok az şey bilinmektedir. Doğumu ve ölümünün kesin tarihleri de bilinmemektedir, fakat 813-833 arasında el-Memun hakimiyeti altında geliştiği ve büyük olasılıkla MS. 840 civarında öldüğü belirlenmiştir.

El-Gazali



Gazalî, bugün bir kısmı İran toprakları içinde kalan Horasan'ın Tûs şehrinde hicri 45 tarihinde (M. 1058) doğmuş, yine Tûs'un yakınlarındaki Tabira kasabasında 505'de 55 yaşında vefat etmiştir.

Ömrünün ilk seneleri ilim tahsiliyle geçmiş, orta yaşlarında ilmin zirvesine çıkmış, itibar ve hürmetin en muhteşemini görmüş, sonraki senelerinde ise büyük bir fikri inkılâb geçirerek iç âlemine dönmüş, ihlâs ve tasavvuf mertebelerinde mesafe katetmiş, on bir seneyi bulan bir inzivaya girmiş. Bundan sonra eski Gazali'yi bırakıp yeni Gazali olarak meydana çıkmıştır. Son nefesine kadar da bu yeni Gazali'nin tamamen âhirete müteveccih niyet ve ihlâsı içinde devam etmiştir.

Gazali'nin tahsile başlangıç tarihleri ibretlidir. Bilgisi az, ama ihlâsı çok olan fakir babası, son günlerini yaşarken vefalı bir dost âlime vasiyette bulunmuş:

"Bu iki çocuğum Ahmed ile Muhammed'i sana vasiyet ediyorum. Bunların okumalarını te'min edip, ilim erbabı olmalarına sen yardımcı ol."

Top