ihya.org

üreme

Üreme Fizyolojisi ve Gebeliğin Oluşması

Üreme olayı sayesinde canlılığın devamı sağlanır. Türün devamlılığı iki ayrı cins tarafından gerçekleştirilir.

İnsanların üreyebilmesi için cinsel ilişki sırasında vajinaya boşalan spermlerin (erkek üreme hücrelerinin) fallop tüplerinde dişi yumurta hücresini döllemesi gerekir.

Gebelik erkek üreme hücresi olan sperm ile dişi yumurta hücresinin birleşmesiyle başlayan bir süreçtir.

Yumurtlama kadınlarda bir sonraki adet kanamasından iki hafta önce olur. Dişi yumurta hücresi yumurtalıklardan ayrıldıktan sonra 12-24 saat canlı kalırken, spermler rahim boynundaki kıvrımlarda ortalama 6 gün kadar canlı kalırlar. Testislerde her gün milyonlarca sperm üretilir, ancak bunlardan sadece bir tanesi dişi yumurta hücresi ile birleşme şansına sahiptir.

Cinsel ilişki esnasında erkeğin penisinden spermler rahim boynuna yakın bir alana boşaltılır daha sonra da rahimden fallop tüplerine doğru hareket ederler.

İşte hareket yeteneğine sahip olan spermlerden bir tanesinin dişi yumurta hücresiyle birleştiği anda gebelik başlar. Dişi ve erkek üreme hücrelerinin çekirdeklerinin birleşerek yeni bir hücre oluşturmasına döllenme denir. Bu birleşmenin gerçekleştiği yer fallop tüpleridir.

Yumurtalıklar (ovaryum)

Rahmin her iki yanında yer alan, gri-pembe renkli, badem şekilli yassı ve oval 6-8 gr ağırlığında iki organdır.

Ovaryumun başlıca fonksiyonu yumurta (ovum) ve dişi eşey hormonları olan östrojen ve progesteron üretmektir. Ayrıca hipofizin ön lobundan salgılanan folikül stimüle edici hormonu kontrol eden ihibini (baskılayıcı) salgılar.

Fallop tüpleri (uterin tüpleri)

Uterusun iki yanından çıkıp yumurtalıklara doğru uzanan bu tüpler 10 cm uzunluğunda olup yumurtalıklardan atılan yumurtayı ovaryumdan uterusa (rahime) iletir. Bu yumurtaların erkek üreme hücresi tarafından yakalanıp döllenmesi tüplerde gerçekleşir ve döllenmiş yumurta da bu tüpler aracılığıyla uterusa iletilir.

Rahim (uterus)

Mesanenin arka kısmında ve rektumun önünde yer alan şeklinde kasl ve bağ dokusundan oluşmuş bir organdır. Yaklaşık 7-8 cm uzunluğunda, 40-50 gr ağırlığında olan bu organ tersine duran bir armut görüntüsüne benzer. Geniş olan üst kısmına fundus, alt kısmına ise serviks denir. Fundus uterin tüplerinin açıldığı, serviks ise vajinaya açılan kısımdır.



Uterus dıştan içe doğru 3 tabakadan oluşur;

En dış tabaka perimetriumdur ve uterusu iki geniş ligamentle pelvisin yan duvarlarına tutturur.

Orta tabaka olan miyometrium kaslı bir yapıya sahiptir. Doğum sırasında bu kaslı yapı sayesinde gerçekleşen kasılmalar bebeğin geçişini kolaylaştırır. Ayrıca miyometrium kadın orgazmında da kasılır.

En iç tabaka ise endometriumdur. Bu tabaka her ay çocuğun yerleşmesi için östrojen hormonu etkisi ile kalınlaşır. Progesteron hormonu ise zigotun alınmasını ve beslenmesi için gerekli olan hazırlıkları sağlar. Her bir siklus sonunda gebelik olmazsa aylık kanama (menstruasyon, regl, adet kanaması) şeklinde dışarı atılır. Kanam sonucunda endometrium kendisini yenilemek için yeni bir siklusa başlar.

Vajina

Üretra ve mesanenin arkasında ve rektumun önünde yer alır. Rahim ile dış ortam arasındaki bağlantıyı sağlayan boru şeklinde, esnek ve 8-10 cm kadar olan bir organdır. Vajinal duvar düz kaslardan ve fibroelastik bağ dokusundan oluşur.

Cinsel birleşmenin olduğu yerdir. Cinsel birleşme sırasında vajina penisin girişini kolaylaştırmak için serviks bezlerinden gelen müköz salgılarla kayganlaştırılır.
Vajina asidik bir ortama sahip olması sayesinde bakteriyel infeksiyonların önlenmesinde de önemli yere sahiptir.

Doğum sırasında bebek buradan geçerek dünyaya gelir.

Erkek Üreme Sistemi



Erkek üreme sisteminin dış organları penis, skrotum ve testislerdir. İç organlar ise vas deferens, üretra, prostat bezi ve seminal veziküllerdir. Erkeğin genlerini taşıyan sperm testislerde yapılır ve seminal veziküllerde depolanır. Cinsel ilişki sırasında sperm meni adı verilen bir sıvının içinde vas deferensten sertleşmiş penise taşınır.

Kadın Üreme Sistemi



Kadın üreme sistemi, erkek üreme sistemine göre daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Dişi üreme sistemi dişi üreme hücresi olan yumurta üretimini, döllenmeden sonra zigotun taşınması, beslenmesi ve gelişen embriyonunun korunmasını sağlar. Ayrıca meme bezleri salgısı ile doğumdan sonra bebeğin beslenmesi sağlanır.

Dişi üreme sistemini meydana getiren organlar dış ve iç üreme organları olarak iki kısımda incelenir.

Dış üreme organlarının tümüne birden vulva adı verilir. Bunlar; büyük ve küçük dudaklar, klitoris, kızlık zarı ve vajina girişidir.

İç üreme organları; vajina, rahim (uterus), yumurtalıklar (overler) ve fallop tüpleri,

Üreme Sistemi



Canlıların soylarını sürdürebilmek için, kendilerine benzer yeni canlılar oluşturmalarına üreme denir. Tüm canlılar üreme yeteneğine sahiptir.

Bir canlının üreyebilmesi için kalıtsal maddesini, yavruya aktarması gerekir. Eşeyli (erkek ve dişi bireylerle) üreyen canlılarda kalıtsal maddeler üreme hücreleriyle aktarılır. Üreme hücrelerine gamet denir. Erkek üreme hücresi sperm, dişi üreme hücresi yumurta adını alır.

Dişi Üreme Hücresi (Yumurta):

Yumurta hücresi büyük ve hareketsizdir. Bol miktarda besin maddesi içerir ve sitoplazması çoktur. Kamçısı yoktur. Yumurtalar spermlere göre daha az sayıda üretilir.

Erkek Üreme Hücresi (Sperm ):

Sperm hücreleri yumurta hücresine göre çok küçüktür. Sitoplazmaları azdır. Kamçıları vardır ve kamçılarıyla hareket ederler. Baş, orta kısım ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan oluşur. Kuyruk kısmı sayesinde hareket edebilir.

İnsanda üreme sisteminin temel görevi aynı olmakla birlikte, erkek ve dişi bireylerin üreme sisteminin yapılarında bazı farklılıklar vardır. Ayrıca köreltilse bile, bireyin beden sağlığını etkilemeyen tek sistemimizdir.

Canlıların Ortak Özellikleri Nelerdir?

Canlı ve cansızların aynı kimyasal ve fiziksel yasalara bağlı olduğuna inanan felsefeye Materyalizm ya da mekanik görüş, buna karşılık canlıların farklı yasalar altında hareket ettiğini ve canlılığın mistik bir güç ile meydana geldiğini benimseyen görüşe de Vitalizm ya da kadercilik denir. Her iki görüşün de temelinde belirli kimyasal ve fiziksel ilkelerin yattığı bir gerçektir. Canlılık ile cansızlığı virüslerde birbirinden ayırmak oldukça zordur (uygun koşullarda canlı özelliği, uygun olmayan koşullarda ise kristal hale geçerek cansız özelliği gösterir). Daha ileriki kademelerde canlılık özelliği belirgin hale geçerken, o zaman da canlının bitki mi yoksa hayvan mı olduğu konusunda bazı sorunlar ortaya çıkar. Nitekim birhücreli bazı hayvan grupları bugün hem botanikçiler hem de zoologlar tarafından incelenmektedir.

Canlılarda Üreme Nasıldır?

Eşeysiz Üreme

Eşeysiz üremenin temeli mitoz bölünmedir. Bu yüzden eşeysiz üreme ile oluşan canlılar birbirlerine benzerler. Eşeysiz üreyen canlılardan biri, kalıtsal özellikleri bakımından diğerine benzemiyorsa nedeni mutasyondur. Eşeysiz üreme çeşitleri 4 başlık altında incelenebilir.

• Bölünerek Eşeysiz Üreme
• Tomurcuklanma ile Eşeysiz Üreme
• Sporla Eşeysiz Üreme
• Vejetatif Eşeysiz Üreme

Bölünerek Eşeysiz Üreme

Bölünerek eşeysiz üremenin görüldüğü canlılara bakteriler örnek verilebilir. Bakterilerden başka amip paramesyum ve öglena da eşeysiz ürer. Plazmodyum; yaşam devrini insan ve anofel cinsi sivrisineğin dişisinde tamamlar. İnsan kanında eşeysiz, anofel de eşeyli üreme yaparlar. Bu tip üremede, çekirdek içindeki kromatin maddesi kendini eşledikten sonra, önce çekirdek daha sonra ise boğumlama ile sitoplazma bölünür. Bu tip üremeye amitoz bölünmeyle üreme denir. Prokaryot hücreli olan bakterilerde çekirdek bulunmadığından, DNA eşlenmesinden sonra boğumlama ile hücre bölünür.

Tomurcuklanma ile Eşeysiz Üreme

Canlılarda Üreme

Bitkilerde ve hayvanlarda eşeysiz üreme
Bir organizmadan yeni bir organizmanın meydana gelmesinin en ilkel yöntemi eşeysiz üremedir. Eşeysiz üreme birkaç şekilde olur. Birçok bitkiler spor adı verilen çok küçük yapılar meydana getirirler ve bunları organizmanın dışına bırakırlar. Bu sporlardan uygun çevre şartlarında doğrudan doğruya yeni bireyler gelişir.

Bazı canlılarda organizmadan ayrılan bir parça yeni bir organizma meydana getirir. Örneğin patates yumrusunun “düğüm” lerinden (nodyum) yeni bitkiler gelişir. Güller, asmalar, söğütler ana bitkiden ayrılan küçük bir daldan tam bir bitki meydana getirirler.

Bazı bitkiler ve hayvanlar tomurcuklanma yöntemi ile çoğalırlar. Ananın vücudundan dışarı doğru önce bir küçük çıkıntı gelişir. Sonra bu çıkıntı büyüyerek ananın şeklini alır. Bu yapı, görevlerini yapabilecek hale gelince, ana bireyden ayrılır.

Basit organizmaların birçoğu hem eşeysiz hem de eşeyli üreme yöntemlerinin ikisini birden kullanırlar. Hydra’dan tomurcuklanma ile genç bir hidra teşekkül eder. Aynı zamanda hidranın vücudunda erkek ve dişi üreme organları gelişir ve bu organlarda meydana gelen eşey hücreleri aracılığı ile de eşeyli olarak ürer.

Top