Sinir Sistemi
§ KOLİNERJİK: somatik sinir sisteminin parasempatik postgangliyonundaki sinirlerden Ach olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir (nörotransmitter). Asetilkoline duyarlı alıcılara (reseptörlere) KOLİNERJİK RESEPTÖR denir ve bu aynı zamanda PSS etkisini belirtir.
§ ADRENERJİK: otonom sinir sisteminin genellikle sempatik postgangliyonlarından E (epinefrin/adrenalin) ya da NE (norepinefrin/noradrenalin) olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir. Çoğu sempatik postgangliyalardan NE, Adrenal medulladan ise hem E hem de NE salgılanmaktadır. Norepinefrine duyarlı alıcılara ADRENERJİK RESEPTÖRLER denir ve bu aynı zamanda SSS etkisini belirtir
Adrenerjik alıcılar: α1 F düzkaslardadır, kasılmaya neden olur,
α2 F arteriyollerdedir, vazokonstriksiyona neden olur, kan basıncını yükseltir
β1 F koroner damarlardadır, vazodilatasyona neden olur; + inotropik, + dromotropik, +kronotropik etki yapar
β2 F akciğerlerdedir, bronkodilatasyona neden olur, oksijenlenmeyi artırır
Asetilkolin(acetylcholine, Ach) iki alıcıyı etkiler:
Genelde sempatik sinir sistemini dengeleme görevi vardır. Uyarıları duyu nöronları ile merkezi sinir sistemine getirir ve oluşan tepkileri motor nöronlarla effektör organlara götürür. Merkezi mezensefalon, köprü ve omurilik soğanında bulunur. Liflerini kraniyal ve sakral sinirlerden alır. En önemli sinir lifleri 10. kafaçifti(kraniyal sinir) olan “n.vagus” ve 2.-3. sakral sinirdir. Özetle beyindeki gövdede başlar S2 ila S4 de sonlanır
PARASEMPATİK TEPKİLER: genellikle sempatik tepkilerin sonucunda ortaya çıkar
§ DİNLEN ve SİNDİR tepkisi oluşur
§ Vücudun kendine gelmesini, dinlenme anında enerji dengesinin düzeltilmesini sağlar
§ Sempatik uyarıların eski haline dönmesini sağlar
§ Kalbin yavaşlamasını, soluk yolunun ve gözbebeklerinin eski haline(çaplarına) dönmesini sağlar
§ Tükürük ve barsak salgıları ile barsak harelketlerini artırır
§ Eğer kişinin korkusundan kaçmak ya da korkusunu yenmek için çıkış kapısı yoksa: parasempatik etkiler artar; idrar ve dışkı üzerindeki kontrolü kaybolur
§ Parasempatomimetik etki: PSS tepkisini taklit eden etkidir
Parasempatolitik (Antikolinerjik) etki: PSS tepkisini kesen (bloke eden) etkidir.
Sinir sisteminin duygularla hareket eden bölümüdür. Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir sistemi aktive olur, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim yavaşlar. T1 de başlar L2 veya L3 te sonlanır.
SEMPATİK TEPKİLER: genellikle bedensel ya da duygusal baskılarda (stres) ortaya çıkar.
§ SAVAŞ ya da KAÇ tepkisi oluşur
§ Gözbebekleri genişler/büyür
§ Kalp hızlı atar, kalp kası güçlü pompalar ve kan basıncı artar
§ Dolaşımdaki kan önemli organlara çekilir, iskelet kaslarına ve kalp kaslarına daha fazla kan verilir
§ Deri terler
§ Soluk yolları genişler ve solunum hızlanır
§ Kandaki şeker seviyesi artar
§ Sindirim sistemindeki ve idrar yollarındaki sfinkterler kapanır.
§ Gelen uyarı uzun süre devam ederse sistem yükü kaldırmakta zorlanır ve sinaptik bağlantılarda ve Adrenal Bezlerde NE salgısı azalabilir/durabilir
§ Sempatomimetik etki: SSS nin tepkisini taklit eden etkidir.
Sempatolitik etki: SSS tepkisini kesen (bloke eden) etkidir.
Katekolaminler: SSS ne benzer etkiler oluşturan içten ve dıştan gelen (endojen ve eksojen) maddelerdir.
Vücudun dengesini korumak amacıyla, bizim istemimiz dışında çalışır. Otonom sinir sistemi ikiye ayrılır: sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi.
· Düz kasların, kalp kasının ve salgı bezlerinin çalışmasını düzenler (yani, etkiledikleri organlar: düz kaslar, kalp kasları, salgı bezleridir). Bu düzenleme artma/hızlanma ya da azalma/yavaşlama/baskılama şeklinde gerçekleştirilir
· Otonom sinir düğümleri vardır (dorsal root ganglia: arka yol düğümü)
· Afferent(duyu), efferent(hareket) ve integrasyon(birleştirme) merkezi ile bağlantıları vardır
· Limbik sistemden ve beyincikten(serebrum) gelen uyarı girdilerini alır
· Uyarıldıklarında:
§ Düz kasların kasılmasını ya da gevşemesini sağlarlar
§ Kalp kaslarının kasılma gücünü belirleyerek, kasların hızlı ya da yavaş çalışmasını sağlarlar
§ Salgı bezlerinin az ya da çok salgı yapmasını sağlarlar
· Otonom duyu sinirlerinin kan damarlarında, iç organlarda ve vücuttaki iç ortamı denetleyen sinir sistemlerinde algılayıcıları(reseptörleri; interoceptor) vardır
Merkezi sinir sistemine duyusal bilgi gönderen periferik sinirler ile iskelet kaslarını uyaran motor sinir liflerinden oluşur. Afferent (duyusal) ve efferent (motor) bölümlerden oluşur. Afferent bölüm kas, eklem, tendon ve duyu organlarından gelen uyarıları alır; efferent bölüm ise bu uyarıları değerlendirir.
· Hem duyu hem de hareket sinirlerini kapsarlar; etkiledikleri organlar iskelet kaslarıdır.
· Sinir düğümleri vardır(dorsal root ganglia)
· Somatik duyu sinirleri, algılayıcılardan gelen özel uyarılarla (koku, tad, ses, denge gibi girdiler); ısı, dokunma, ağrı, kendinin farkında olma gibi algıları alırlar
· Bu duyuların hepsi kişi bilinçli iken algılanır
· Somatik hareket sinirleri iskelet kaslarının istemli ve bilinçli hareket etmesini sağlarlar
· Hareket sinirleri genellikle uyarılma sonrası tepki verirler; uyarıldıklarında kasların kasılmasını sağlarlar.
· Somatik sinir sisteminin tek bir hareket siniri (motor nöronu) vardır
Organlardan merkezi sinir sistemine mesaj getiren ve merkezi sinir sisteminden organlara emir ileten sinirlerden oluşur. Birinci boyun omurundan beşinci kuyruk sokumu omuruna kadar; her omur seviyesinde omurilikten iki sinir kökü çıkar. Omurun iki tarafındaki aralıklardan çıkan bu spinal sinir lifleri kaslara motor (hareket) uyarılarını taşırken; organlardan ve deriden gelen duyu uyaranlarını da omuriliğe taşırlar.
Boyun ve bel bölgesindeki sinir liflerinin düzeni, kollarda ve bacaklarda çok fazla sayıda kas olması nedeniyle daha karmaşık ve şaşırtıcıdır. Spinal sinir kökleri birleşerek karmaşık sinir ağlarını (pleksus) oluştururlar. Bu sinir ağları, kollarda BRAKİYAL PLEKSUS, bacaklarda LUMBOSAKRAL PLEKSUS adını almaktadır. Özetle, sinir sisteminin bu bölümü, beyin ve omurilik dışında kalan sinir hücreleri ile sinir liflerinden oluşur. Çevresel sinir sistemindeki sinir hücresi(nöron) topluluklarına düğüm(ganglion) denir.
Çevresel sinir sistemi ikiye ayrılır;
I. İstemli (Somatik, kişinin isteğine bağlı işgören) sinir sistemi
II.İstemsiz (Otonom, kendiliğinden işgören) sinir sistemi
Bazal ganglia hareketin koordinasyonundan sorumludur. Globus pallidus, kaudat nükleus, subtalamik nükleus, putamen ve substantia nigra denilen yapılardan oluşur.
Limbik sistem, bir uyarıya karşı gösterilen duygusal tepkiyi kontrol eder. Bu sistemin bir parçası olan hipokampusun görevi ise öğrenme ve hafıza olaylarıyla ilgilidir.
Talamus çevreden gelen duyusal bilgiyi alıp bunu serebral kortekse iletir. Ayrıca serebral korteksden gelen bilgileri de omurilik ve beynin diğer kısımlarına iletir. Görevi duyusal ve motor bilgilerin birbiriyle bütünleştirilmesidir.
Beynin tabanında yer alan bezelye büyüklüğünde bir yapıdır. Hipotalamus, vücut ısısının düzenleyicisidir. Eğer vücut çok ısınırsa, hipotalamus bunu algılar ve derideki kılcal damarların genişlemesini ve terle ısı kaybı sayesinde vücudun soğumasını sağlar. Hipotalamus aynı zamanda hipofiz bezini kontrol eder. Duyguların, açlığın, susuzluğun düzenlenmesinde rol oynar.
Araknoid ve piamater arasındaki alanı dolduran bu sıvı, meninks tarafından oluşturulur. Beyin ve omurilik bu sıvı içinde yüzer. Açık renkli, su gibi berrak olan bu sıvı yaralanmalarda bir su yastığı görevi yaparak beyni çarpma ve darbelerden korur. Ayrıca beyin ile kan arasındaki besin maddesi ile atık madde değişimini sağlar. Muhteviyatında, çok az miktarda protein, oksijen, karbondioksit, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, klor iyonları, glukoz, birkaç lökosit ve bazı organik bileşikler bulunur.
Kafatası kırıklarında koruyucu dış tabakalar zarar gördüğünde dışarı akabilir. En sık görülen burun (rinore) ve/veya kulaktan(otore) olan akmalardır.
Beyin sapının hemen arka kısmında yer alan beyincik, merkezi sinir sisteminin ağırlığının yaklaşık % 10’nu oluşturur. Beyincik de iki yarım küreden oluşmuştur ve onları da saran kabuğu vardır. En önemli görevi hareket, denge ve duruşun sağlanmasıyla ilgilidir. Kulaktaki yarım daire kanallarından aldığı mesajlara göre vücudun dengesini sağlar. Vücudun duruşunu, kasların kasılma derecesini, kalbin çalışma hızını, solunum hareketlerini, damarlarının büzülüp genişlemesini, yutma, öksürme, hapşırma, kusma, tükürük salgılama gibi eylemleri, kas hareketlerinin zamanlamasını ayarlar; kısacası istemsiz hareketlerin merkezidir. Beynin özellikle hareketle ilgili bölümleri arasında işbirliği sağlar; beyincik olmadan yazma, dikiş dikme gibi özel kas hareketleri gerçekleşemez.
Omurilik ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlayan yapıdır. Beyin sapındaki bazı alanlar kan basıncı, kalp hızı ve solunum gibi hayati fonksiyonların düzenlenmesinden sorumludur.
Beyin sapındaki yapılar, omurilik soğanı (medulla oblangata), köprü (pons), retiküler formasyondur.
OMURİLİK SOĞANI(medulla oblangata, bulbus): Beyin sapının omurilikle birleşen en alt kısmına omurilik soğanı denir. Solunumun ve dolaşımın merkezidir. Solunum hareketlerini ve kalbin çalışma hızını kontrol eder. Kan damarlarının büzülüp genişlemesi, yutma, öksürme, hapşırma, kusma, tükürük salgılama gibi istemsiz hareketlerin merkezidir
KÖPRÜ (pons), omurilik soğanı ile orta beyni birleştirir ve formasyonu oluşturur.
RETİKÜLER FORMASYONun hem duyusal hem de motor fonksiyonları vardır. Serebral korteksi gelen duyusal sinirlere karşı uyarır.
ORTA BEYİN (mesencephalon), beyin sapının en kısa bölümüdür. Görme ve işitme ile bunların başlattığı reflekslerle ilgilidir. Orta beyinde substantia nigra denen geniş ve koyu renkli çekirdekler bulunur. Dopamin salgılayan bu bölgenin hasarı sonucu parkinson adı verilen hastalık oluşur.
Serebrumun tüm kıvrımlarını örten serebral korteksin kalınlığı 2-6 mm arasındadır. Serebral korteksin sağ ve sol yarısı korpus kallosum denilen, kalın bir bant oluşturan sinir lifleri ile birbirine bağlanmıştır. İnsanlarda serebral korteksin yüzeyi pek çok girinti ve çıkıntıyla kaplıdır. Korteksdeki çıkıntılara girus, girintilere sulkus denir. Bu şekilde beynin yüzey alanı arttırılmıştır. Serebral korteksin görevi düşünme, istemli hareket, dil, sonuç çıkarma, algılamadır.
Beyin yarı kürelerinden her biri vücudun zıt tarafını kontrol eder. İnsanların % 90-95’inde sol beyin baskındır. Beynin sol yarısı, sağ elin kontrolü, konuşma ve yazma dili, bilimsel ve sayısal yetenek, düşünme, mantık ve çözümleme gibi motor alanlara sahiptir.
Beynin sağ yarısı ise sol elin kontrolü, görme ve hayal, müzik ve sanat yeteneği, yüzlerin ve üç boyutlu şekillerin tanınması ve idrakın tamamlanması gibi özelliklere sahip motor alanlar bulunur.
Ortalama bir erişkinin beyni 1300-1400 gramdır. Kafatası boşluğunda yer alan beyin, 100 milyar sinir hücresi (nöron) ve trilyonlarca “glia” denilen destek hücrelerinden oluşur.
Sağ yarım küre vücudun sol, sol yarım küre de vücudun sağ tarafını yönetir. Her yarım küre dört ana loba ayrılmıştır: frontal, parietal, temporal ve oksipital olmak üzere. Her lobun farklı işlevleri vardır.
Beyni koruyan yapılara gelince:
1. Kalın ve saçlı deri (skalp) ile altındaki kas ve fasya,
2. Tabula interna ve tabula eksterna adı verilen iki tabakadan oluşan kafatası, kafa kemiğinin koruyuculuk etkisini iki kat arttırmaktadır.
Beyin ve omurilik meniks denen üç zarla koruma altına alınmıştır. En dıştaki zar dura mater adını alır ve kafatası kemiklerinin iç yüzeyine tutunur. Ortadaki zar bağ dokudan oluşan araknoid zardır. En içteki zar ise beyni tamamen saran ve besleyen pia mater denen zardır.
Beyin enerjisini glukozun yıkımından sağlar. Beyin oksijensiz ya da glukozsuz kalırsa faaliyetini yitirir.
Bir nöron, soma, dentrid ve akson denilen üç ana kısımdan oluşur.
Soma: Çekirdek (nukleus) ve çekirdekçiği (nukleolus) ihtiva eden esas hücre kısmıdır.
Dentrid: Soma içerisinden çıkan çok sayıda dallanmalardır. Yapı olarak bir ağacın dallarını andırır. Dentridlerin görevi diğer nöronlardan gelen uyarıları alıp, nöron gövdesine iletmektir.
Akson: Gövdeden çıkan ve dallanama göstermeyen sitoplazmik uzantı kısmıdır. Her nöronda bir tane bulunur. Gövdeden çıkan akson, sinir hücresinden gelen işaretleri çevreye taşımakla görevli olup, böylece sinir hücresini diğer sinir hücreleri veya bir kas hücresi veya bir salgı bezi gibi iş yapan (effektör) hücrelerle bağlar. Mesaj iletiminde önemli rolü vardır.
Nöronlar işlevlerine göre 3 sınıfta incelenirler.
1- Duyusal nöronlar; duyuların alınmasını sağlarlar.
2- Motor nöronlar; doku, organ ya da organ sistemlerinin işleyişinde değişiklikler oluştururlar.
3- İnternöronlar; duyu ve motor nöronlar arasında yer alırlar.
İki bölümde incelenir:
A. Merkezi Sinir Sistemi (MSS): Beyin ve omurilikten ibarettir.
B. Çevresel (Periferik) Sinir Sistemi: duyular ve hareketten sorumlu, kafa ve omurilik (kraniyal ve spinal) sinirlerinden oluşur. Bu sinirler kasların, salgıbezlerinin ve tüm duyu algılayıcılarının MSS ile bağlantısını yapar.
DUYULARI ALGILAMA
• İçten gelen uyarıları algılar, örnek:midenin doymasını algılaması
• Dıştan gelen uyarıları algılar, örnek: ele düşen yağmur damlasının hissedilmesi
BİRLEŞTİRME, BÜTÜNLEME; algılanan duyuların işlenmesi sürecidir
• Bilgiyi çözümler(analiz eder)
• Bazı bilgileri depolar
• Uygun yanıt/tepki için karar verir
• Varsayımda bulunabilir, örnek: “bulutların durumuna göre birazdan yağmur yağacak”
HAREKETİ SAĞLAMA; kasların kasılıp-gevşemesi ve salgı bezlerinin salgı yapması gibi.
• Algılanan duyuya göre bilgi yorumlanarak emir verilir, örnek: “yağmurdan kaçmak için içeriye/kuru yere gir” gibi.
SİNİR SİSTEMİNİN ÖZELLİKLERİ
· Uyarılabilir: sinir uyarıları üreterek(aksiyon potansiyeli) hızlı iletişim ve vücut dokularının birbiriyle hızlı bir şekilde haberleşmesini ve örgütlenmesini sağlar
· Vücudun dengesinin(homeostazis) korunmasına yardımcı olur
· Algılamalarımızdan, davranışlarımızdan ve hafızamızdan sorumludur
· İstemli hareketleri başlatır, kolumu istediğimde kaldırabilmek gibi.
Sinir sistemi vücudun en karmaşık sistemidir ve vücut ağırlığına göre oranı %2’ dir.
Çok hücreli canlılarda birtakım iletileri, işaretleri çevreden organizmaya ve organizmanın da bir kısmından diğer bir kısmına taşımakla görevli, ileri derece farklılaşmış bir sistemdir.
Sinir sistemini oluşturan hücrelere nöron adı verilir. Basit ya da karmaşık her türlü davranış, beynin değişik bölgelerinde yer alan bir grup nöronun etkinliği ile gerçekleşir. Beynin çalışabilmesi için nöronlar arasında iletişim zorunludur. Bu iletişim, aksiyon potansiyelleri denilen elektriksel sinyallerle sağlanır. Sinir sistemi vücudun elektrokimyasal iletişim ağıdır.
Son yorumlar
6 yıl 19 hafta önce
6 yıl 19 hafta önce
6 yıl 20 hafta önce
6 yıl 20 hafta önce
6 yıl 21 hafta önce
6 yıl 21 hafta önce
6 yıl 23 hafta önce
6 yıl 24 hafta önce
6 yıl 24 hafta önce
6 yıl 24 hafta önce