warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Ürolojik Hastalıklar

Bazen uretra (idrar yolu) tahriş ve iltihaplanması, bakteri enfeksiyonu belirtisi olsun ya da olmasın, haftalarca hatta aylarca geçmez. Bu durumda devamlı idrar yapma ihtiyacı duyarsınız ve idrar yapmak rahatsızlık verir. Kronik uretra iltihabında arada düzelme olursa da, bu iyilik dönemi gitgide kısalır.

Belirtiler

- İdrar yaparken geçmeyen veya tekrarlayan rahatsızlık;

- Sık idrara çıkma.

Mesanenin dibine kadar ilerlemiş iltihaba "trigonitis" denir.

Trigonitisi teşhis etmek için ucunda ışık bulunan ince bir alet mesaneye sokularak bakılır (Sistoskopi).

Üretra (penisin içindeki idrar ve meniyi taşıyan ince boru) o kadar daralır ki, idrarın geçmesine engel olur. Bu seyrek görülen bir olaydır. Üretra daralmasının birçok nedeni olabilir. Penisin incinmesi veya bir hastalık sonucunda oluşup, zamanla büzülerek yolu daraltan yara izi, bunlardan birkaçıdır. Çok ender olarak idrar yolu tamamen kapanabilir. Üretra daralması, akut bir belsoğukluğu olayından yıllar sonra ortaya çıkabilir.

Belirtiler

- İdrara çıkma zorluğu;

- Ağrılı idrara çıkma.

Sistit idrar kesesinin (mesane) iltihaplanmasıdır. İdrar yolları ve üreme sisteminde en sık görülen hastalıklardan biridir. Zamanında tedavi edilmezse hastalık böbrekleri de etkileyecek biçimde yayılabilir ve mesane ve böbreklerde kalıcı hasarlar oluşturabilir.

Nedenleri:

Normal de bakteriler üreme organları ve anüs bölgesinde yaşamaktadırlar. Bazen bu bakteriler alt idrar yollarını aşarak mesaneye ulaşırlar. Mesaneye ulaşan bakteriler işeme ile dışarı atılırlar. Ancak mesaneye gelen bakteri sayısı atılandan fazla ise mesanede ve daha sonraki aşamada böbreklerde iltihaplanmaya yol açarlar.

Bulaşma cinsel birleşme esnasında veya genital temizliğin az olduğu durumlarda oluşabileceği gibi uzun süre idrar tutulması, idrar yollarını daraltıcı hastalıklar, menapozda düşük östrojen seviyesi nedeniyle de oluşabilir.

AKUT PYELONEFRİT

Böbrek pelvisini ve parankimini tutan enfeksiyöz ve enflamatuar bir hastalıktır. En sık etkenler E. coli, proteus ve klebsiella türleridir. En sık asandan, nadiren hematojen yolla böbreğe ulaşırlar. Lenfojen ve direkt yayılımlar çok enderdir. Böbrek büyük, ödemlidir. Subkapsüler ve kortikal minik abse odakları vardır. Toplayıcı sistem mukozası eksüda ile kaplanmıştır.

Akut pyelonefrit, kadınlarda daha sık görülür. Predispozan faktörler arasında üriner sistem anomalileri, obstrüksiyonlar, üriner sistem taşları, diabet ve hiperürisemi gibi metabolik bozukluklar, gebelik, ağrı kesici ilaç alışkanlığı ve üriner sistemdeki yabancı cisimler (kateter, stent gibi) sayılabilir.

Erkeklerde en sık rastlanan kanserlerin başında gelen prostat kanseri özellikle erken teşhis sağlayan bazı kan tetkiklerinin kullanıma girmesinden sonra başarıyla tedavi edilebilmektedir.

Dünya istatistiklerine bakıldığında, her yıl ortalama 180.000 yeni prostat kanseri olgusu teşhis edildiği ve bunlardan her yıl 35.000 tanesinin öldüğü görülmektedir. Bazı hastalarda ise, tümörün doğal seyri farklı olduğundan, kanser dışı bir nedenle hasta kaybedilene kadar, prostat kanseri başarıyla tedavi edilebilmektedir. İlginç bir bulgu da, otopsi sonuçlarına bakarak saptanmıştır : 50 yaşın üzerinde iken herhangi bir nedenle vefat eden erkeklerin prostat bezleri incelendiğinde, bunların %42 ‘sinde biopsi bulgusu olarak prostat kanseri görülmektedir.

Bir hastada prostat kanseri teşhis edilebilmesi için, 50 yaşından itibaren mutlaka düzenli aralıklarla, yılda bir kez üroloji uzmanı tarafından muayene ve tetkik edilmesi gereklidir. Çünkü, prostat kanseri herhangi bir şikayet ve belirti verene kadar beklendiğinde, genellikle hastalık ilerlemiş ve radikal olarak tedavi edilemez düzeye gelmiş olacaktır. Her kanserde olduğu gibi prostat kanseri için de ‘’erken teşhis hayat kurtarır’’ diyebiliriz.

Posted by asya

GONOKOKAL ÜRETRİT ( BEL SOĞUKLUĞU )

Gonokokal üretritin etkeni, gram-negatif bir diplokok olan Neisseria gonorrhoeaedir. İnkubasyon periyodunun genellikle 3-10 gün arasında değişmesine karşın, semptomların gelişmesi için gereken süre 12 saat gibi kısa veya 3 ay gibi uzun olabilir.

Gonokokal üretritlerin en sık görülme nedeni cinsel ilişkidir. Bir erkek için, enfekte partner ile tek bir ilişki sonucu bulaşma riski yaklaşık % 17-20, buna karşın enfekte erkekten dişiye bulaşma olasılığı % 80 dir. Taşıyıcı veya hasta partner ile cinsel ilişki sayısı arttıkça risk de artar. Vajinal ilişki olmaksızın salgılarla bulaşan vakalar da bildirilmiştir.

Semptom ve Bulgular

* idrar yaparken yanma
* üretral akıntı (Akıntı genelde iltihaplı, sarı-kahverengi görünümde ve çok boldur)

Soldaki resimde üretradan sarı renkli ve bol miktarda akıntı görülmekte . Gonorenin tipik bulgusudur.

Tanı:

Hasta idrarını yaptıktan 1-4 saat sonra, özel kültür çubuğu üretraya 2-4 cm. kadar sokulup çevrilir. Homoseksüel hastalardan rektal örnek de alınır.

Yandaki resimde gonorenin mikroskopik görüntüsü görülmektedir.

Posted by asya

MESANE KANSERİ NEDİR?

Mesane Kanseri en sık görülen kanser türlerinden biridir.

Mesane Kanserine sebeb olan spesifik bir sebeb bilinmemesine rağmen hastalık erkeleri kadınlara oranla 3 kat daha fazla etkilemektedir. 1995 yılında ABD de 50.000, Avrupada 75.000 den fazla yeni Mesane Kanserli hasta görülmüştür. Hastalığın en sık görülen formu idrar yolu hücrelerini kapsayan transitional cell carsinoma (TCC) dir.Bu durum Mesane Kanseri vakalarının %90 da görülmektedir. Hastalığın erken evrelerindeki tedavi yöntemi tümörün operasyonla çıkartılmasıdır. Fakat bu durumdaki asıl mesele kanserin tekrarlaması nüks etmesidir. Ne yazık ki Mesane Kanseri nüks oranı en yüksek kanserlerden biridir ve bu sebepden doktorun hastalık nüksünü mümkün olan en kısa sürede belirleyebilmesi için hastalarını nükse karşı sık sık kontrol etmesi gerekmektedir.

MESANE KANSERİNİN BELİRLENMESİ

Posted by asya

Başka yollarla da bulaşabilen, fakat daha ziyade cinsi temasla bulaşan hastalıklar grubu. Zührevi hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

BEL SOĞUKLUĞU (GONORE)

Gonore isimli mikropun meydana getirdiği cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır.Nadiren olsada cinsel yolla bulaşmaz.Mikroplu havlu,mendil gibi eşyaların kullanılması ile de bulaşabilir.Mikrop alındıktan sonra 3-7 gün arasında belirti verir.Bazen belirtiisi 12 saat ile 3 ay kadar da değişebilir.Tedavi edilmezse 3-7 hafta sonra müzminleşir.

Penisten sarı kahverengi çok defada yeşile çalan bir akıntı olur.Miktarı çok olmazsa bile her idrar yapıştan sonra ve sabahları kilota bulaşan bir akıntıdır.İdrar çıkış yeri kızarır şişer.İdrar şikayetleri olur.

Teşhis,akıntının özel metotlar ile alınıp mikroskop altında belsoğukluğu mikrobunun görülmesi ile konur.

Tedavi edilmeyen vakalarda apse sonucu idrar yolunun daralması meydana gelir.hastalık daha ilerliyecek olursa testise yayılır.Buradaki tohum hücrelerinin gelişmesini önliyerek kısırlığa neden olur.

Korunma:Her şeyden önce hijen kurallarına uyulmalı.Cinsel temas sırasında kondom (prezervatif) kullanılmaldır.Şüpheli ilişkilerde bulunulmamalıdır.

Posted by asya

Varikosel nedir?

Tüm erkeklerin % 15 kadarında ve kısırlık sorunu ile başvuranların % 40'ında saptanan varikosel (testis damarlarında genişleme, varisleşme) en sık rastlanan ve mikrocerrahi ameliyat sonucu en başarılı sonuç aldığımız kısırlık sebebidir. Varikosel testislerde sıcaklık artışı ve toplardamardaki kanın organa geri akımı sonrası mikro dolaşımı etkileyerek sperm üretimini bozar; sayı, hareketlilik, yapı ve kromozomal yapıya etki sonucu dölleme kapasitesini olumsuz etkiler.

Varikosel, skrotum adı verilen yumurtalık torbalarında yumurtalıkların etrafında oluşan varisli damarlardır. Varikosel sol tarafta daha sık görülür. Önemi kısırlığa sebebiyet vermesinden dolayıdır. Hastaların ağrı olmazsa da testisteki sperm hücrelerini bozacağı için tedavi olmaları gerekmededir.20-30 yaş grubunda en fazladır. Hiç belirti vermeyen varikoseller de vardır.

Varikosel niye daha çok sol tarafta olur?

* Soldaki toplar damarın boşaldığı yer ana damarla dik açı yapar.Bu nedenle kan tam olarak boşalmaz.

* Testisin sol toplar damarı daha uzundur.

* Soldaki toplar damarın içerisinde kanı ileri pompalayacak kapakçıklar daha az ve yetersizdir.

Posted by asya

Ürolojik kanserler, böbrek, idrar yolları ve genital organların kanserleri olarak üçe ayrılıyor. Ürolojik kanserlerde kalıtımın en önemli faktörlerin başında geldiği biliniyor. Ailesinde böbreklerde, idrar yollarında ya da genital organlarda kanser olan kişiler risk grubunda yer almakta.

Vücutta kanser oluşumunu önleyen ve buna zemin hazırlayan olayların işleyişini “gaz ve fren pedalı” gibi düşünmek mümkün. Bu anlamda kanseri önleyen genlere “fren pedalı”diyebiliriz. Ailesinde kanser olan kişilerde kalıtımsal olarak kanseri önleyecek genlerin yapısında bozukluk gözlenir, ve “fren pedalı” görevini yapamaz. “Fren” boşa alındığında da arabanın yokuş aşağı gitmesi gibi hücreler çoğalır.

HAZIRLAYICI FAKTÖRLER

Ürolojik kanserlerde kalıtımın yanısıra hazırlayıcı faktörler de etkili. Sigara, diğer kanserlerde olduğu gibi ürolojik kanserleri tetikleyen ikincil faktörler arasında yer alıyor. Kimi araştırmacılar alkol ve kahveyi de hazırlayıcı faktörler arasında değerlendiriyor. Yiyecek ve içecekler arasında kansere yol açanlar olduğu gibi kanserden koruyucu özelliği olanlar da var.

Posted by asya

Üretrit , üretranın (mesaneyi, dışarıya bağlayan boru) iltihabi durumuna verilen addır. Genellikle NSÜ (non-spesifik üretrit) veya NGÜ (non-gonokoksik üretrit) adı da verilmektedir. Sıklıkla, cinsel yolla bulaşırlar.

Üretrit penisin içindeki idrar ve meninin geçtiği kanal olan Üretra nın iltihaplanmasıdır. Genellikle cinsel ilişkiyle geçen bir hastalık nedeniyle ortaya çıkar (bilhassa belsoğukluğu veya chlamidiasis) Bazen de neden bilinmez. Üretritle birlikte görülen akıntının rengi berraktan sarıya, yoğunluğu inceden kalma kadar değişir. Üretrit in tedavisi genellikle kolaydır. Hastanın eşi de tedavi edilmelidir. Üretrit bazen de Reiter sendromu denilen bir rahatsızlıkla birlikte ortaya çıkar.

Şikayet ve Bulgular:

NSÜ' nün klasik bulguları idrar yaparken yanma ve hafif bir akıntıdır. Bazen daha fazla miktarda akıntı görülebilmekte ise de bu durumda daha çok gonore ( belsoğukluğu) düşünülmelidir. Buna karşı bazı olgularda ise hiç üretral akıntı olmayabilir. Bu hastalarda en sık karşılaşılan şikayet üretrada kaşıntı hissidir.

Belirtiler

- İdrara çıkarken veya boşalırken sancı;

- Sık idrara çıkma ihtiyacı;

- Penis ucundan akıntı.

Teşhis

Posted by asya

Testislerin her biri skrotum içinde birer sperm kanalı üzerinde asılı olarak bulunurlar. Bu kanallar da testisleri besleyen kan damarları vardır. Testislerin burulması yakasında, testis sperm kanalı etrafında döner ve bu durumda testise kan gitmez. Bu sorun bazen hiçbir nedene bağlı olmaksızın, hatta bazen uykuda ortaya çıkar. Bunun dışında ağır fiziksel hareketle de meydana gelebilir.

Belirtiler

- Tek testiste ani ve genellikle şiddetli sancı;

- Skrotum içinde testislerden birinin yukarı çıkması;

- Bulantı ve kusma;

- Baygınlık hissi;

- Şişme;

- Ateş.

- Testiste aniden veya agır fiziksel hareketten sonra ortaya çıkan, ani şiddetli sancı (acil).

Testisin burulması sık rastlanan bir olay değildir. Daha çok küçük çocuklarda, bazen de ergenlik çağı civarında görülür. Ancak her yaşta olabilir.

Teşhis

Posted by asya

Testis kanserleri 15-35 yaş erkekler arasında en sık görülen kanser tiplerinden biridir.Erkeklerde görülen kanserlerin %1 ini oluşturur. Her yıl 100.000 kişiden 3 ünde testis tümörü saptanır. 20-40 yaşları arasında ise bu oran 100.000 de 6 ya çıkar. Kafkasyalı erkeklerde görülme sıklığı diğer erkeklere oranla daha fazladır. Olguların yaklaşık % 95 inde tümör doğrudan sperm üreten dokudan kaynaklanır.

Eskiden tedavisi oldukça zor olan ve olduça tehlikeli olarak nitelendirilen testis kanserlerinde günümüzdeki gelişmelerle erken teşhis konulduğu takdirde olduça yüz güldürücü sonuçlar alınmakta ve yaşam oranı % 95 lere çıkmaktadır.

Belirtiler:

* Herhangi bir testiste kitle veya büyüme
* Skrotumda ağırlık duygusu
* Karında veya karında ağrı
* Skrotumda sıvı birikmesi
* Testislerin birinde veya skrotumda ağrı
* Seyrek olarak human chronic gonadotropin (HCG) artışına bağlı olarak göğüslerde büyüme ve hassasiyet.

Unutmayın bu belirtilere başka birçok hastalık ta sebep olabilir. Eğer bu belirtiler 2 haftadan uzun sürerse mutlaka bir doktora görünün. Bu belirtilerin gerçek sebebini size ancak doktorunuz söyleyebilir.

Sebepler:

Posted by asya

Testis Kanseri

Testis tümörleri, genellikle genç erkekleri etkileyen ve nadir görülen kanser türleri arasında. Bir erkeğin hayatı boyunda testis kanserine yakalanma olasılığı %0.2 civarında. Bu kanser tipinin en önemli özelliği erken teşhis edildiğinde %95'in üzerinde tedavi şansının olması. Testis kanserlerinin %95'i sperm üreten "germinal" hücrelerden köken alıyor. Geri kalan %5'lik kısmı ise, testosteron üreten Leydig hücreleri ve veya destek görevi olan Sertoli hücrelerinden kaynaklanıyor. Testis tümörlerinin yaklaşı %10'u inmemiş testislerde görülüyor. Normal cinsel gelişim aşamasında testislerin torbalar inmesi gerekiyor. Eğer bu inme gerçekleşmez ve testisler karın içerisi veya kasıkta kalırsa buna inmemiş testis deniliyor ve bu testislerde tümör olasılığı normale göre 35-40 kat daha fazla. Testislerin indirilmesi tümör olasılığın azaltmasa dahi, erken teşhisini kolaylaştırıyor.

Posted by asya

Böbrek ve idrar yolları taşlarının %35 i kalsiyum oksalat taşları, %30-35 karışık kalsiyum oksalat ve fosfat, %15-20 magnezyum amonyum fosfat, %5-10 ürik asit taşlarıdır. Kalsiyum fosfat %5, sistin taşları ise %2 oranında görülür. Yani taşların %70 i kalsiyum oksalat içerir.

-Taş oluşumunda genetik, çevresel ve beslenme faktörleri söz konusudur.

-Genetik olarak; sistinüri, renal tübüler asidoz, azalmış böbrek aldolaz aktivitesi ve anormal pürin metabolizması gibi faktörler etkendir.

-Çevresel etkenler; aşırı sıcaklık ve nemde aşırı sıvı kaybı.

-Beslenme faktörleri ; aşırı çiğ yeşil sebzelerin tüketimi kalsiyum oksalat taşlarına, aşırı protein ve hayvansal yağ tüketimi ise ürik asit taşlarına neden olabilir.

- Kalsiyum taşlarının oluşumunda barsaktan aşırı kalsiyum emilimi önemli rol oynar. Böylece idrarda fazla kalsiyum çıkar ve kalsiyum içeren taşlar oluşur.

- Kalsiyum taşları oluşumunda diğer önemli bir etken de renal hiperkalsiüri denilen bir durumdur. Burada böbreklerden kalsiyum emilimi bozulur ve idrarla kalsiyum kaybı olur. Böylece kalsiyum taşları oluşabilir. Bu hastalarda paratiroid hormon ve D vitamini artar. Bu durum kan tahlili ile belirlenebilir.

Posted by asya

Skrotumdaki kitlelerin çeşitli sebepleri vardır. Bunlar, tümörler, kistler ve diğer iltihaplar, fiziksel örselenmeler ve kasık fıtığıdır.

Belirtiler

- Skrotumda yumru veya şişme;

- Belli yerlerde ağrı veya hassasiyet olasılığı

Tümörler selim veya habis olabilirler. Testislerin kendilerinin içinde büyüyen tümörler çoğunlukla habis (kanser) olurlar, skrotumun içinde başka bir kısımda gelişen tümörler ise genellikle selimdir Testis kanseri daha ilerde anlatılacaktır.

Ağrısız selim bir kist olan spermatik kist ya da spermatosel çok yaygın görülür. Testisin üstünde epididime yapışık olarak gelişir. Bu bölümde ilerde anlatılacak olan Hidrosel ve varikosel de skrotumdaki ağrısız selim kitlelerdir. Hematosel de skrotumda incinme sonucu ortaya çıkan bir kitledir ve kan birikiminden oluşmuştur.

Kasık fıtığı, bağırsaklardan bir bölümün skrotum içine kadar inerek onu şişirmesiyle ortaya çıkar.

Teşhis

Posted by asya

Sistit idrar kesesi (mesane) nin iltihaplanmasıdır. İdrar yolları ve üreme sisteminde en sık görülen hastalıklardan biridir. Zamanında tedavi edilmezse hastalık böbrekleri de etkileyecek biçimde yayılabilir ve mesane ve böbreklerde kalıcı hasarlar oluşturabilir.

Nedenleri:

Normal de bakteriler üreme organları ve anüs bölgesinde yaşamaktadırlar. Bazen bu bakteriler alt idrar yollarını aşarak mesaneye ulaşırlar. Mesaneye ulaşan bakteriler işeme ile dışarı atılırlar. Ancak mesaneye gelen bakteri sayısı atılandan fazla ise mesanede ve daha sonraki aşamada böbreklerde iltihaplanmaya yol açarlar.

Bulaşma cinsel birleşme esnasında veya genital temizliğin az olduğu durumlarda oluşabileceği gibi uzun süre idrar tutulması, idrar yollarını daraltıcı hastalıklar, menapozda düşük östrojen seviyesi nedeniyle de oluşabilir.

Kadınlarda uretra erkeklerinkinden çok daha kısa olduğu için dış ortamdan bakterilerin mesaneye ulaşması daha kolaydır. Bu nedenle kadınlarda sistitlerin görülme oranı çok daha fazladır. Kadınların en az % 20'si yaşamları boyunca en az bir kez sistite yakalanırlar.

Posted by asya

Prostat Nedir?

Prostat, erkekte yardımcı üreme organı olarak görev yapan bir salgı bezidir. Yaklaşık bir kestane büyüklüğündedir. Kalın barsağın son kısmının önünde ve mesanenin (İdrar kesesi) hemen altında yer alır. Prostat, üretra denilen ve idrarı mesaneden penis ucuna kadar taşıyan kanalın başlangıcındaki yaklaşık 3 cm.lik bölümü çepeçevre sarar. Prostat bezi, orgazm sırasında sperm ile karışan, spermin taşınmasını kolaylaştıran bir sıvı salgılar.

Prostat iltihabı 4 şekilde görülebilir :

1. Akut bakteriyel enfeksiyon

2. Kronik bakteriyel enfeksiyon

3. Kronik Pelvik Ağrı Sendromu : İki alt grubu mevcuttur.

a. Prostattan elde edilen sıvıda yapılan incelemede mikrop olmaksızın yalnızca iltihap hücrelerinin olduğu tip
b. Prostattan elde edilen sıvıdan yapılan incelemede mikrop ve iltihap hücresi olmadan yalnızca pelvik bölgede kronik ağrı ile karakterize tip

4. Herhangi bir şikayet olmaksızın prostat sıvısında, menide ya da prostat biyopsisinde yapılan incelemede iltihap hücreleri(lökositler), ya da mikrop saptanması

Posted by asya

Prostat kanseri erkeklerde en sık tanı konulan kanserler arasında ikinci sırada (deri kanserinden sonra) yer almaktadır. Kanserin yol açtığı ölüm nedenleri arasında da prostat kanseri ikinci sıradadır (akciğer kanserinden sonra). Ancak bu hastalık sadece son zamanlarda toplumun dikkatini çekmiştir. Prostat kanseri ileri yaştaki erkeklerde çok sık görülür.

Erkeklerin daha uzun yaşaması ve prostata özgü antijen (prostate-specific antigen: PSA) gibi yeni saptama yöntemlerinin uygulanması daha fazla prostat kanseri vakasının belirlenmesini sağlamaktadır.

Prostat bezi erkeğin üreme sisteminin bir parçasıdır. Asıl işlevi spermi taşıyan semen için sıvı üretmektir. Prostat kanseri çoğunlukla prostat bezinin dış bölümünde ortaya çıkan habis bir tümördür. Zamanla prostat içinde yayılabilirve vücudun başka bölümlerine metastaz (yayılma) görülebilir.

* Prostat kanseri için risk faktörleri :

• Yaş: Prostat kanseri riski elli yaşın üzerindekilerde hızla artmaktadır. Prostat kanseri vakalarının % 80 i 65 yaşın üzerindeki erkeklerdir.
• Irk: Beyaz ırktan Amerikalılar a göre Afrika kökenli Amerikalılar da prostat kanseri riski daha yüksektir.

Posted by asya

Prostat mesane çıkışın hemen altında, mesane tabanına yaslanmış kestaneye benzer bir organdır. İçerisinden idrar yolunun başlangıç kısmı geçer. Yaklaşık ağırlığı 20 gramdır. Prostat tüm erkeklerde bulunur. Salgıladığı sıvıyı ince kanallar vasıtası ile idrar yolu içesirene boşaltır. Prostatın sıvısı meninin % 20-25 kadarını oluşturmaktadır. Bu sıvı meni içerisine verdiği sıvılarla; meninin sıvılaşmasını, pH özelliğinin devam ettirilmesini sağladığı gibi bilinen-bilinmeyen bir çok enzimi ile gebelik oluşmasında etkili olabilmektedir.

Prostatın üç grup hastalığı önemlidlr.
1- Prostat iltihapları
2- Selin prostat büyümeleri
3- Prostat Kanseri


Son yorumlar